Bugün ‘’8 Mart Dünya Kadınlar Günü’. Her gün şiddet gören, koca dayağına maruz kalan, en ağır işlerde çalıştırılan, tüm idari ve yasal önlemlere karşın‘’namus ve töre cinayeti ‘’adı altında öldürülen, yaşamları karartılan kadınların günü. Her yıl olduğu gibi bugün de düzenlenecek etkinliklerde kadınların sorunları gündeme getirilecek, kadına şiddete karşı alınan koruyucu önlemler yetkililerce dile getirilecek, o bildik konuşmalar yapılacak. Ama boşuna, değişen hiçbir şey yok. Eski tas, eski hamam… Günlük hayatta, ailede, çalışma yaşamında ezilen, kadının adı yine yok. Her 10 kadından ancak 3’ü istihdam edilebiliyor. Ne kadar önlem alınıra alınsın, ne kadar yasal düzenlemeler hayata geçirilirse geçilsin Türkiye’nin ayıbı olan kadına şiddet, taciz, cinayetler hız kesmiyor. Utanılası cinayetler İstanbul Sözleşmesi’nin geçen yıl yürürlükten kaldırılmasıyla daha da ivme kazandı. Kağıt üzerinde kalan mevcut yasal düzenlemeler yetersiz. Daha katı, erkeğe ödün vermeyecek, katillere kılığına kıyafetine göre az ceza vermeye olanak sağlamayacak yenilerine gereksinim var. Salt bu yılın ilk 2 ayında 90 kadın erkek şiddetinin kurbanı oldu. Cahil, yobaz canilerin yanı sıra eğitimli, donanımlı, hali vakti olan erkeklerin bile kadınlara ne denli acımasız olduğu medyaya yansıyan haberlerde görülüyor. Okumuşu okumamışı, eğitimlisi eğitimsizi, cahili bilinçlisi kadına dayağı, öldürmeyi hak olarak görüyor. Ama eli kanlı cani birer katil olduklarının ayırdında değiller. Türkiye’nin onulmaz yarası olan kadına şiddeti, tacizi, cinayetleri önlemenin yolu koca, aile ve toplumun eğitilmesi, ataerkil yapının kırılması, kadın ve kocanın hiçbir ayrımcılık olmadan birlikte yaşamlarını sürdüreceği görüşünün kitlelere benimsetilmesinden geçiyor. Tabii yeni yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi de zorunlu. Tüm iyi niyetlerle yaşama geçirilen yasal ve idari önlemler caydırıcı nitelikte olsa da kadın cinayetini ve şiddetini önleyemediği her gün gazetelerin 3. sayfasına düşen haberlerle görülüyor. Bir türlü önü alınamayan töre ve namus adına işlenen cinayetlerle Türkiye, dünyada övünülmeyecek sırada yer alıyor. Yüz kızartıcı bu ayıbın önlenmesinde, yasal düzenlemelerin yanında bireylerin, toplumun eğitimi ve bilinçlenmenin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Artık, takım elbise giyen, kravat takan, mahkemede masum rolü oynayan eli kanlı katiller kolaylıkla salıverilmesin. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirdiği devrimlerle Türk kadınına hak ettiği değeri vererek, onlara tanıdığı hakları daha tepeye taşımak başta siyasiler olmak üzere toplumun ortak görevi olmalı.