Hatay’ın Erzin ilçesinde Roma Dönemi’ne ait M.Ö. 2. yüzyılda kurulan Epiphaneia Antik Kenti’nin mozaikle kaplı 10 metre genişliğindeki sütunlu caddesi gün yüzüne çıkarılıyor.

Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hatice Pamir bilimsel danışmanlığında ve Hatay Müze Müdür Vekili Demet Kara’nın başkanlığında kurulan ekip, çalışmalarını Erzin ilçesindeki Epiphaneia Antik Kenti’nde sürdürüyor. Kazı çalışmasını bilimsel ekibiyle birlikte yürüten Mustafa Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Pamir, Payas’a kadar uzanan Erzin ilçesinin bulunduğu ovalık kesimin, antik çağlardan itibaren İssos olarak adlandırıldığını, bu bölgede az sayıda kent mevcut iken Epiphaneia’nın bu istisnalardan biri olduğunu kaydetti. Antik belgelerden kentin ilk kurulduğu dönemlerdeki adının Oenianda olduğunu öğrendiklerini anlatan Pamir, kazı çalışmalarına ilişkin yaşanan süreçle ilgili şu bilgileri verdi:

"İlk kez 1916 yılında bu bölgeden geçen Bağdat demiryolu hattı çalışmaları sırasında, Gözeneler denilen mevkide kentsel kalıntılar tespit edilmiştir. Yüzeyde görülen sütun kalıntıları olsun, yine yüzeyde görülen hemen sol taraftaki tiyatro olarak adlandırdığımız yapı ile hemen arka tarafımızda kısmen mevcut olan yapı kalıntıları olsun, burada bir antik kentin var olduğunu biliyorduk. Ta ki 2006 yılında bir ihbar sonucunda burada kurtarma kazısı başlatılana kadar, herhangi bir çalışma yapılmamıştı. 2006 yılında Hatay Müzesi tarafından hamam olarak adlandırılan yapı ve çevresi kurtarma kazısıyla ortaya çıkarıldı. Hamamın soğukluk bölümüne ait Artemis temalı son derece görkemli bir taban mozaiği gün ışığına çıktı ve bugün Hatay Müzesinde sergileniyor. Kurtarma kazısı, Hatay Müzesi tarafından 2016 yılına kadar devam ettirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı 2016 yılından itibaren ise bilimsel danışmanlığımda, kazının sistematik bir kazı çalışmasına dönüştürülmesine karar verdi. Böylelikle çalışmalar üniversite ile müzenin beraber katıldığı ‘müze katılımlı’ sistematik bir kazı olarak devam ettirilmiştir. 2016 yılında kısmen kısıtlı bir bütçeyle çalışmıştık. 2017 yılında gerek Bakanlığımızın gerekse Bakan Yardımcımız Doç. Dr. Hüseyin Yayman’ın ilgileriyle ve Erzin Belediye Başkanlığının girişimleriyle alanda daha büyük boyutlu kazı yapılması olanağı sağlanmış oldu. Bakanlık tarafından ayrılan bütçeyle ve Erzin Belediye Başkanlığının katkılarıyla 2017 yılı Ağustos ayında burada kazılara başladık. Yaklaşık 3 aydır kazı çalışmalarımız devam etmektedir.”

10 yılda sütunlu caddenin bir kısmı ortaya çıkarıldı

2006-2016 yılları arasında yapılan kazılarda, sütunlu caddesinin bir kısmının ortaya çıkarıldığını anlatan Prof. Dr. Pamir, "Tiyatronun varlığını bu çalışmalar bağlamında kesinleştirdik. Hamam kazıları tamamlandı; şimdi restorasyon-konservasyon çalışmaları devam etmektedir. Yine bu süreç içerisinde “odeion” ya da “şehir meclisi” olarak tanımladığımız sütunlu caddeye paralel, yarım daire planlı bir anıtsal yapı da ortaya çıkarıldı. Ayrıca bu meclisin yapılması için katkıda bulunan kişinin ne kadar cömert bir insan olduğunu belirten ithaf yazıtı da bulundu ve yapının MS 2. yüzyılda inşa edildiği anlaşıldı. Bu yıl kazıları özellikle sütunlu caddede yoğunlaştırdık. Daha önceki yıllarda yapılan kazılarda kısmen mozaik tabanların çıktığını görmüştük. Bu çok ender bilinen bir şey aslında. Sütunlu caddeler hemen hemen her Roma kentinde vardır. Ama, insanların gezinti yolu olarak kullandığı “portik” dediğimiz kısmın tabanının mozaikle kaplandığı örnek çok azdır. Ülkemizde bilinen örnek Antalya/Perge sütunlu caddesidir, şimdi bir de Epiphaneia da çıkmıştır. Önceki kazı döneminde 2 paneli kısmen kazılmıştı; bu dönemde mozaiğin 3 panelini ve böylelikle tabandaki toplam 5 paneli bütünüyle ortaya çıkarıldı. Figüratif panellerdir. Yaklaşık olarak 10 metre genişliğinde ve 50 metre uzunluğunda olan mozaik taban, toprak altında devam ettiği için ve henüz kazılmadığından uzunluğunun ne kadar olduğunu tam bilmiyoruz" dedi.

Mozaikler üzerinde yazıtlar da var

Gün yüzüne çıkarılan sütunlu cadde ve taban mozaikleri hakkında bilgiler de veren Prof. Dr. Pamir, şunları kaydetti:

"Bir bütün olarak yapılmış ender mozaiklerdendir. Dairesel çerçeve içinde figürler ellerinde çeşitli objeler tutarken ve yanlarında temsil ettikleri işlere dair yazıtları ile ortaya çıkarılmıştır. Maalesef mozaik tabanlar üzerinde, daha sonraki yerleşim ve inşa evresine ait tahribatlar mevcuttur. İlk değerlendirmelerimize göre mevsimlere yönelik konular işlenmiştir. Mozaik işçiliği bakımından MS 3-4. yüzyıl işçiliğine oldukça yakın olduğunu söyleyebiliriz. Tabanı taşla kaplı sütunlu cadde çalışmaları, caddenin genişliğinin 14 metre olduğunu bize göstermiştir. Örneğin Antakya’da Antiokheia kentinin şu ana kadar bilinen cadde genişliği, yaklaşık 10 metre kadardır. Caddenin bu kadar geniş olması, Epiphaneia’nın doğudan batıya, güneyden kuzeye uzanan ticaret yolları üzerinde önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Yine Hatay yöresi açısından baktığımızda, günümüze ulaşmamış veya henüz tespit edilememiş arkeolojik kalıntılardan sütunlu cadde, tiyatro, odeion gibi antik yapıları burada görmekteyiz. Bu yılki çalışmalarımızı tamamlamak üzereyiz; 2018 yılında da sınırlarını belirlediğimiz noktalarda çalışmalarımıza devam edeceğiz."

Hatay Müzesi adına kazıda görev yapan Arkeolog Erdal Acar, “Çalışmalarımızda açığa çıkan kültür varlıklarının korunmasına yönelik de bir takım tedbirlerin alınması için laboratuvar ve Müze Müdürlüğümüzün restoratör ve konservatörleri burada koruma çalışmalarını devam ettiriyor. Bu kentin tamamının veya tamamına yakınının ortaya çıkarılmasıyla, özellikle bölge halkı için, Hatay bölgesi için hem kent arkeolojisi hem de ülkemizin turizme dayalı ekonomisine büyük katkılar sağlayacağını düşünmekteyiz. Kazıda ortalama 30-40 işçi, 6 arkeolog, 1 mimar, 3 restoratör-konservatör çalıştı” diye konuştu.