Temmuz ayında artan enflasyonun kötü ekonomi yönetiminin bir sonucu olduğunu söyleyen CHP’li Susam, “Çare üretim ekonomisi” dedi.
CHP İzmir Milletvekili ve partinin Sanayi Ticaret Komisyonu sözcüsü Mehmet Ali Susam, Temmuz ayında beklentilerin üzerinde artan enflasyonun ana nedeninin üretim ekonomisinden uzaklaşılması olduğunu söyledi.
Enflasyonu hastalık halinde yükselen ateşe benzeten Susam, “Enflasyondaki yükselme, tıpkı hastalık halinde vücudun ateşinin yükselmesi gibi, başka bir sorunun göstergesidir. O kök sorunu ortadan kaldırmadan, sadece enflasyonu düşürmeye yönelik politikalar ancak günü kurtaracak, gerçek sorunun her geçen gün daha da artmasına neden olacaktır” diye konuştu.
Hükümetin bu yıl için enflasyon hedefini önce yüzde 5 olarak belirlediğini, daha sonra yüzde 7,6’ya yükselttiğini hatırlatan Susam, “Görünen o ki bu hedef de tutmayacak, enflasyon iki basamaklı rakamlara yaklaşacak. Türkiye üretim ekonomisinden uzaklaştığı için ekonomi enflasyon riskini ve diğer kırılganlıkları sürekli taşıyor. Yüksek faiz-düşük kur politikası neticesinde bir ürünü üretmek, onu ithal etmekten daha pahalı hale geldi. Toplam sanayi üretiminde ithal ara malın oranı yüzde 66’ya kadar yükseldi. Geçtiğimiz aylardan döviz fiyatlarında meydana gelen artış, ara mal fiyatlarını yükseltti ve Temmuz ayında üretici fiyatlarında binde 7,3’e varan bir artışa neden oldu. Diğer mevsim ve takvim etkilerinin sonucu olarak bu ay eksi gerçekleşmesi beklenen enflasyon, binde 4,5 olarak gerçekleşti” dedi.
Bir ürünün fiyatının düşmesi için, onu üreten girdilerin fiyatlarının da düşmesi gerektiğini öne süren Susam, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye başta enerji ve işçilik olmak üzere çok yüksek girdi maliyetleriyle üretim yapmaktadır. Bu maliyet kalemleri üzerindeki vergi oranı azaltılarak sanayiye rahat bir nefes aldırmaya ihtiyaç vardır. Diğer yandan AR-GE ve ürün geliştirme teşviklerini arttırmaya ve daha yüksek katma değeri olan ürünlerin üretimi sağlamaya ihtiyaç bulunmaktadır.
Aynı durum tarım ürünleri içinde geçerlidir. Gübre, mazot, tohum fiyatları son 10 yılda ortalama 3,5 kat artarken ürün fiyatları çiftçi açısından ancak 1,5 kat artmış durumdadır. Sürdürülebilir olmayan tarım politikasına bir de kuraklık eklenince tarım ürünü fiyatlarında gerçekleşen artış enflasyonu yukarı doğru itmiştir.
Denklem basit: Ürünlerin maliyeti düşerse, fiyatı da düşer; enflasyon aşağı çekilir. Maliyeti azaltacak, verimliliği arttıracak işleri yapmadan sadece fiyat üzerinde baskı sağlamak, hastalığı tedavi etmeden sadece ateşi düşürmeye benzer. Ateşi belki düşürürsünüz ama vücudun direncinin düştüğü ilk anda yeniden ortaya çıkar.
Bunun için ekonomiye borsa-faiz-döviz perspektifinden değil, üretim-ihracat-istihdam perspektifinden bakan bir anlayışa ihtiyaç bulunuyor. Türkiye sanayide ve tarımda yeniden üreten ülke konumuna dönmelidir. Özellikle ara mal üretimini sağlayan KOBİ’leri destekleyerek hem cari açığı hem de uluslar arası faktörlerden kaynaklanan ekonomik dalgalanmaların etkisini en aza indirmek gereklidir.”
Hükümetin Merkez Bankası’na faizleri aşağı çekmesi yönünde baskı yaptığını ifade eden CHP’li vekil, “Faiz politikası, piyasanın reel koşullarına ve beklentilerine göre belirlenmektedir. Buna yapılacak suni bir müdahale piyasa mekanizması tarafından zaten kabul edilmeyecektir. Kaldı ki faizin enflasyonun altında kalması durumunda ekonomik kaynaklar tasarruf yerine harcamaya yönelecek, bu da cari açık üzerindeki baskıyı arttıracaktır. Hükümet enflasyondaki yükselmenin sorumluluğunu başkasının üzerine atmaya, hedef şaşırtmaya çalışmasın. Sorumlu, ülkeyi ve ekonomiyi 12 yıldır kötü yöneten hükümettir” diye konuştu.