Katar krizine de değinen Kalın, "Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaştırılacak.  Burada, somut talepler ve Katar'ın yapması gereken olacak. Ağırlıklı olarak Suudi  Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülkenin  taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Biz de bunun takipçisi olacağız" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı muhabirleri ile bir araya geldiği toplantıda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. Kalın, "İdlib'e Türk ve Rus askeri konuşlanabilir" dedi. Kalın, çatışmasızlık bölgeleriyle ilgili Türkiye, Rusya ve İran  arasında bir mekanizma kurulduğunu, bir çalışma grubunun bulunduğunu belirterek,  şu değerlendirmelerde bulundu:  "Geçen hafta (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'in Suriye Özel  Temsilcisi (Aleksandır)  Lavrentiev buradaydı. Biz de onunla oturduk detaylı bir  şekilde konuştuk. Şimdi teknik heyetler bu çatışmasızlık bölgelerinin lojistiğini  tartışıyorlar. 'Tampon bölge' tabiri teknik olarak doğru olmaz. Ama rejim  güçleriyle muhalif güçlerin arasında konuşlandırılacak güçlerin kimlerden  oluşacağı, sayısının ne olacağı, mekanizmalarının ne olacağı konusunda şu anda o  heyetler çalışmalarını sürdürüyor. Temmuz başında yapılacak Astana toplantısında da bunun belirli bir  noktaya gelmesini bekliyoruz. Muhtemelen İdlib bölgesinde ağırlıklı olarak bizler  ve Ruslar, Şam etrafında ağırlıklı olarak Rusya-İran, güneyde Deraa bölgesinde  Ürdün'ün ve Amerikalıların içinde yer alacağı bir mekanizma üzerinde çalışılıyor.  Hatta Rusların bir önerisi var; Belki Kırgızlar, Kazaklar belirli sayılarda güç gönderebilirler. Bu görev gücü içerisinde onlar da yer alabilir."

Bu mekanizmanın birinci amacının, ateşkesi daha yapısal hale getirmek  olduğunu dile getiren Kalın, bu güçler oralarda bulunduğu zaman çatışma  ihtimalini minimize etme imkanının olacağını söyledi.

HARİTALARA BAKILIYOR

Kalın, bunun çok detaylı bir çalışma gerektirdiğini, haritalara  bakıldığını, kimin nereden gireceğini, kaç askerin nerede olacağının  konuşulduğunu anlatarak, "Yani 300 asker mi, 500 asker mi lazım mesela? İdlib'in  şu anda bir milyondan fazla nüfusu var. Buraya ne kadarlık bir güç konuşlandırılması gerekeceğini şu anda askerler müzakere ediyor. Temmuzdaki  Astana toplantısına kadar bunun daha somut bir şekil almasını bekliyoruz" dedi.

 KATAR KRİZİ 

 Dış politikaya ilişkin görüşlerini de paylaşan Kalın, Katar ile bazı  Arap ülkeleri arasındaki krizin sıcaklığını koruduğuna işaret etti.Bölgedeki bir diğer gelişmenin de Suudi Arabistan Kralı Selman bin  Abdülaziz'in oğlu vekil veliaht Muhammed bin Selman'ı veliaht prens olarak  ataması olduğunu vurgulayan Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hem Veliaht Prens  Muhammed bin Selman ile hem de Kral Selman bin Abdülaziz ile birer telefon  görüşmesi yaptığını anımsattı. Erdoğan'ın tebriklerini ve başarı dileklerini ilettiğini aktaran  Kalın, "Hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem de Kral Selman, Türk-Suud ilişkilerinin  bundan sonra güçlenerek devam edeceğinin altını çizdi. Muhammed bin Selman da bu  yönde tam bir kararlılık içerisinde çalışmalara devam edeceklerini ifade  ettiler." diye konuştu.  Kalın, Muhammed bin Selman ile iyi ilişkileri bulunduğunu ve düzenli  olarak görüştüklerini belirterek, Muhammed bin Selman ile görüşerek tebriklerini  ve başarı dileklerini ilettiğini ifade etti. Kalın, şöyle devam etti: "Biz özellikle Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin geliştirilmesi  noktasında bu atamanın inşallah hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Tabii  Körfez'in en büyük ve en güçlü ülkesi, İslam dünyasının ise en büyük ülkelerinden  birisi olarak Suudi Arabistan'ın Katar'la yaşanan gerilimin düşürülmesi ve krize  barışçıl bir çözüm bulunması noktasında oynayacağı önemli bir rol var. Görüşmede  bunun da altı çizildi. Katar konusunda yapıcı bir tutum içerisinde olduk. Bize  düşen görevler söz konusu olduğunda gerekli adımları atacağımızı ifade ettik."

  'TALEPLERİ BİZ DE TAKİP EDECEĞİZ'

 ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, özellikle teröre  destek suçlamasının delillerle temellendirilmesi gerektiğinin altının çizildiğini  anımsatan Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu: "Biz de aslında baştan beri hep bu noktanın üzerinde durduk. Yani  teröre destek iddiası çok ciddi bir iddiadır. Bunun mutlaka temellendirilmesi  gerekir. Katar da haklı olarak, böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalan herhangi  bir ülkenin yapacağı gibi, 'Deliller nedir, somut veriler nedir? Bunları bizimle  paylaşın' dedi. Şimdi Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaştırılacak.  Burada, somut talepler ve Katar'ın yapması gereken olacak. Ağırlıklı olarak Suudi  Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülkenin  taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Muhtemelen önümüzdeki birkaç gün  içerisinde bu talep listesi Katar tarafına iletilecek. Tabii biz de takip  edeceğiz. Somut olarak taleplerin ne olduğunu biz de takip edeceğiz,  değerlendireceğiz."  Kalın, körfez ülkeleri arasında saygın bir yere sahip olan ve  arabuluculuk misyonuyla hareket eden Kuveyt Emiri Şeyh Sabah'ın süreç içerisinde  yapıcı bir rolü olduğunu belirtti. Kalın, Şeyh Sabah'ın 2014'te Katar'la Körfez  ülkeleri arasında yaşanan krizde de önemli bir rol oynadığını hatırlattı.

ABD'NİN SİLAH GÜVENCESİ YETERLİ DEĞİL 

 Kalın, ABD'nin, PYD-YPG terör örgütüne yönelik desteği ve Türkiye ile  bilgi paylaşımı hakkındaki bir soru üzerine ise şu değerlendirmelerde bulundu:  "Şu anda onunla ilgili Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığımız  arasında bir mekanizma işletiliyor. Bizim Washington seyahatimizde 'somut olarak  size bu verileri ileteceğiz, böylece PYD'ye verilen silahlar Türkiye'ye karşı  kullanılmayacak' dediler. Tabii bu bizim için yeterli bir durum değil, yani bu  asıl meseleyi çözmüyor. Amerikalıların, Türkiye'ye yönelik tehditler söz konusu  olduğunda bunun minimize edilmesi noktasında bir önerileri bu. Biz bunu yeterli  görmüyoruz tabii. Çünkü baştan beri biz YPG'ye, PYD'ye bu şekilde silah ve destek  verilmesini doğru bulmadığımızı ifade ettik, ediyoruz. PYD-YPG varsa biz o operasyonda yokuz. Tamam, buyursunlar yapsınlar  ama Türkiye'ye dönük bir tehdit, bir risk söz konusu olduğunda da Türkiye bu  konuda ulusal çıkarlarını korumak için gerekli adımları atar. Bunun için de  kimseden izin almaz. O konuda bizim tavrımız çok net."  İbrahim Kalın, Amerika'nın, Obama döneminde başlattığı ve şimdi  Trump'la devam eden bu politikasının sadece Türkiye açısından değil, Suriye'nin  geleceği açısından da çok ciddi riskler barındırdığını kaydetti.

ABD-RUSYA GERİLİM: KAYGI VERİCİ

ABD-Rusya arasında yaşanan gerilim ve bu durumun yeni bölgesel riskler oluşturup oluşturmadığına yönelik bir soru üzerine Kalın, Ruslar ve Amerikalılar  arasında uçuşlar konusunda bir koordinasyon mekanizması bulunduğunu ve bunun amacının da Rus ve Amerikan uçaklarının operasyon yaparken birbirleriyle karşı  karşıya gelmemeleri olduğunu anımsattı. Rusya'nın, Amerika'nın Suriye uçağını  düşürmesinin ardından bu mekanizmanın durdurulduğunu ilan ettiğini belirten  Kalın, "Daha önce de Rusya ile Amerika arasında bu tür gerilimler oldu. Ama o  mekanizmaların işletilmesi gerekiyor. Aksi halde başka riskler doğabilir, kazalar  olabilir. Kim nerede uçuyor, kim kimin sahasında gibi konulara dikkat edilmezse  çok ciddi riskler olabilir. Suriye savaşının geldiği noktayı göstermesi açısından  kaygı verici bir durum bu. Bu savaş sürdüğü müddetçe bu sorunlar büyüyerek devam edecek." diye konuştu.