Karaciğer yetmezliği olan Ersin Aydın için doktorları acilen karaciğer verecek bir donör bulmasını istedi. Ataşehir Cahit Zarifoğlu İmam Hatip Lisesi’nde rehber öğretmen olan Gülşah Tamirak,‘ben vereceğim’ diyerek hastaneye başvurdu. Atakent Acıbadem Hastanesi’nde yapılan testler sonucunda karaciğerini vermesinde bir sakınca bulunmadı.


"BEN ONUN HAKKINI NASIL ÖDERİM?"

Özel bir hastanede yaklaşık 7 saat süren başarılı ameliyatın ardından Gülşah Tamirak’ın karaciğerinin yüzde 60’ı babası Ersin Aydın’a nakledildi. Yüzü gülen Ersin Aydın, ‘Günden güne karnım şişiyordu. Artık zorlanmaya başlamıştım. Kızım karaciğerini vererek beni hayata döndürdü. Bir baba olarak ameliyat öncesinde çok zorlandım. Hiç ameliyat olmamış kızım benim yüzümden en ağır ameliyata girecekti. Ben onun hakkını artık nasıl öderim bilemem’ dedi.


"BABAMI KURTARDIM BENDEN MUTLUSU YOK"

Gülşah Tamirak ise duygularını şöyle anlattı;’Zor durum da olan beni okutup bugünlere getiren babamdı. Nasıl vermezdim ki? Donör arama sürecine geçilmişti. Babama hiç merak etme hissediyorum benimki uyacak ve seninle el ele, kol kola ameliyata gireceğiz diyerek moral verdim. Tabii ki koktum. Çünkü daha önce hiç ameliyat olmamıştım. Ama babamın hayatı her şeyden önemliydi. Aile olmakta bunu gerektirirdi. İkimizin de durumu şu an iyi. Yüzümüz aylar sonra güldü. Babamın hayatını kurtarmış olmanın gururu ve mutluluğu içindeyim. Organ bağışının ne kadar önemli olduğunu yaşayarak anladım. Lütfen herkes organlarını bağışlasın.’

"VERİCİ OLMAK KOLAY KARAR DEĞİL"

Prof Dr. Remzi Emiroğlu yaşanan süreci şöyle anlattı;’ Hastamızın kronik karaciğer yetmezliğine bağlı şikayetleri vardı. Değerler yüksek olduğu için biz karaciğer nakli önerdik.Ya bir kadavra bulunacaktı ya da canlı bir vericiye ihtiyaç vardı. İstanbul gibi bir metropolde de kadavra bulmak çok zor. Türkiye'deki nakillerin maalesef yüzde 75'i canlıdan yapılan nakiller. Her zaman uygun vericiyi bulmakta hiç kolay değil. Kızı Gülşah hanım verici olmayı kabul etti. Bu aslında kolay bir karar değildir. Çok riskli bir olay çünkü karaciğerin yüzde 60 ile 70'ini veriyorsunuz. Bin vericiden bir tanesinde ölme riski var bunu kabul ediyorsunuz. Sonuçta büyük bir ameliyat oluyorsunuz. ‘


"VERİCİLER KAHRAMANIMIZDIR"

‘Biz her bir vericiyi kahraman gibi görüyoruz. Çünkü kararı verip o masaya yatmak büyük bir olay. Düşünsenize sağlık probleminiz yok gayet sağlıklısınız ve siz bir çok şeyi riske edip o işe giriyorsunuz. Bu yüzden hep vericiler önceliklidir ve bizim en değerlilerimizdir. Onlara bir şey olmasın diye elimizden geleni yaparız. Ondan sonra alıcılar gelir. Tabi bu karar alındıktan sonra aile kendi arasında konuşup gönüllü olduğu ve biz ameliyat hazırlıklarına başladık. Vericinin anatomisi de çok kolay anatomi de değildi. Bizim hasta portföyümüz böyle her zaman ideali bulamıyorsunuz. Ameliyat genelde 6-7 saat sürüyor. Eskiden ameliyatlar 12-13 saat sürerdi. Biz yılda 120-130 tane karaciğer nakli yapan bir ekibiz Artık ekip otomatik saat gibi tıkır tıkır çalışıyor. Bu yüzden artık süreler azalmaya başladı.’


"YENİ KARACİĞER GEREKEBİLİRDİ"

‘İlk günler tabi biraz sıkıntı yaşadık. Bir damar da pıhtılaşma oldu tekrar ameliyata almak zorunda kaldık. Riskli bir durum. O dönemde karaciğer harap olsaydı kan yeterince onu beslemese karaciğer nekroza gider ve o zaman tekrar nakil yapmak gerekebilirdi. Başka organ bulmak gerekiyor başka verici bulmak gerekiyor. Çok sıkıntılı sürece gidebilirdik. Zamanında ameliyatı yaptık ameliyattan sonra artı bir komplikasyon oluşmadı. Bazen Ersin bey ve kızı gibi iki kişi ameliyata girerken arkada durup bakıyorum. Mesela kocası ve çocuğu ameliyata giriyor arkadan anne eş onların bakışlarını görüyorum, özellikle de seyrediyorum. O stres insana yetiyor. Birisinin elinizde ölebileceği hissiyatı hakikaten çok zor bir hissiyat aslında.“