Kıymetli okuyucularım,
Atatürk’ün doğumunun 100. yılı olan 1981, Türkiye’de Öğretmenler Günü’nün ilk kez kutlandığı yıldır. Bu tarihin seçilmesinin sebebi; Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün, Millet Mekteplerinin Başöğretmenliği görevini kabul ettiği 24 Kasım 1928 günüdür. Dünyanın birçok ülkesinde Öğretmenler Günü UNESCO’nun önerisiyle 5 Ekim’de kutlanırken, ülkemizde her yıl 24 Kasım, ayrı bir anlam ve vefa günü olarak bizleri bir araya getirir.

Kasım ayının bu en özel gününde, hayatlarını mesleğine adamış, öğrencilerini evladı gibi gören tüm öğretmenlerimizi saygıyla anmak büyük bir borçtur. İlkokul öğretmenlerim Şekip Gürbüz ve Kadriye Kaymak hocamın ellerinden öper, bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü yürekten kutlarım.
Ayrıca her yıl bu özel günde beni unutmayan kıymetli öğrencilerime de huzurlarınızda teşekkür ederim. Onların gelecekte ülkemize ve milletimize faydalı bireyler olacağına inancım tamdır.

Öğretmenlik, yalnızca bir meslek değil; anne olmak, baba olmak, bir çocuğun yüreğine dokunmaktır. Öğrencisinin derdiyle dertlenmek, başarısıyla mutlu olmak bu mesleğin ayrılmaz bir parçasıdır. Zorluklara rağmen şefkat, öğretmenliğin doğasında vardır ve gönülden gelir.

Hz. Ali (r.a.)’a atfedilen “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözü de öğretmenlik makamının değerini en güzel şekilde anlatmaktadır.

Bu yazımda dile getirdiğim “Öğretmen, öğrencinin suyu olmalı” ifadesi aslında büyük bir hakikati taşır:
Bir bina yapılırken kum, çimento ve tuğla bir araya gelir; fakat onları bir arada tutan görünmez bir güç vardır: Su.
Bina tamamlandığında kum da görünür, tuğla da görünür, çimento da görünür… ama su görünmez.
Çünkü su; özgürdür, asildir, pay istemez.

Bir başarıda ter neyse, bir insanın yetişmesinde öğretmen odur.
Eğitimciyi ben tere benzetirim; eserleri ise öğrencilerinin başarılarındaki koca binadır. Ter görünmez ama yapı onsuz ayakta duramaz. Öğretmen de böyledir; iz bırakır ama görünmez fedakârlığıyla.

Bu nedenle öğretmen bilgiyle güç verir; bilgi ise geleceği şekillendirir. Yarınlarımızı emanet ettiğimiz çocuklarımızın eğitiminde öğretmenlerimizin rolü tartışılmaz şekilde kutsaldır.

Hem birey hem de millet olarak en büyük hedefimiz; maddi ve manevi açıdan güçlü, bilinçli, vicdanlı nesiller yetiştirmektir.
Geleceğe güvenle bakmanın tek yolu budur.

Düşündürebilmek, geleceğe açılan kapının anahtarıdır. – Kazım İlhan
Toplumun ve ailenin en büyük ilacı, doğru iletişimdir. – Kazım İlhan

Birlikte “sen, ben” demeden; sıcak, sevecen, umut dolu yarınlarda buluşmak dileğiyle…
Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyorum.

Kazım İLHAN
Sosyolog ve Aile Danışmanı