Partilerin
seçim çalışmalarını
takip ederken,
dikkatinizi çekiyor mu
bilmiyorum...
Milletvekili
adayları,
il ve ilçe teşkilatları
yoğun biçimde
sahada...
Bazı partilerin
aday listesine
giremeyen mevcut
milletvekilleri de
öyle...
Partili olmanın
sorumluluğuyla
koşturuyorlar...
Peki,
partilerin
listelere
giremeyen
milletvekili aday
adayları nerede?..
Çoğu, seçim çalışmalarına
kalabalık oluşturmak için
dahi katılmıyor...
Aday adayı
oldukları dönemde
adeta "mangalda
kül bırakmayan"

bazılarını
hatırlıyorum...
Ne projeleri vardı
öyle, aman Allah'ım!..
O iddialı
projelerle, adeta
Samsun'u uçuracaklardı...
Sözüm ona,
bunun için
birikimleri ve
sevdaları da
vardı...
Memleketi kurtaracaklardı,
neredeyse...
Aday listelerinin
açıklanmasının
ardından,
çoğu sırra kadem bastı...
Kırılmış,
küsmüşlerdi...
Bu sonucun nedeni;
liderlerin "tek seçici"
tavrıydı...
Ne var ki, bu gerçeği
bildiği
halde,
aday adayı olanlar da
sonuca katlanmak
zorunda değil miydi?..
O zaman
lidere küsüp
"Ben yokum"
diyenlere;
hani "dava" hani "inanmışlık"
hani, "fikir"
diye sormak gerekmez mi?..
Bu yaşanan
durum,
"demokrasi"
kavramının
içinin
boşaltılmasının sonucudur!..
Yani, temel sorun
demokrasi
anlayışındadır!..
Bir ülkede,
seçme özgürlüğü
olanın "seçilme
özgürlüğü"

liderin
elindeyse,
burada
gerçek "demokrasi"den söz 
etmek mümkün müdür?..
Nereden bakarsak bakalım;
demokrasinin olmazsa olmazı olan
partilerde
demokrasi,
"lider sultası"nın
tahakkümünde
olduğu sürece,
ortaya da
böylesine aday adayı
veya aday profilinin
çıkması normal karşılanmalıdır!..
Çünkü, bu insanlar
kendisini seçmesi gereken
halk yerine
onun seçilmesini sağlayan
liderin gözüne
bakmak zorunda...
Böyle olunca da
aday adaylığı sürecini Ankara'da
genel merkezlerde geçirip,
listeye giremeyince
ortadan kaybolanlara
seçim çalışmalarında
"Neredesiniz?"
diye sormanın da
bir anlamı kalmıyor!..
Bilmem anlatabildim mi?..