Sel felaketlerinin
en önemli nedenlerinden
birinin 
dere yataklarındaki
yapılaşmalar
olduğunu, 
yüzlerce kez ağır bedeller
ödeyerek
gördük...
Büyük can ve mal kayıpları yaşadık...
1992 ve 2007 yılında
yaşanan sellerde,
Ağabali Caddesi yine
aynı adı taşıyan dere nedeniyle
adeta savaş alanına
dönmüştü...
2012 yılında da
Mert Irmağı'nın taşması sonucu,
Canik'teki TOKİ konutları ile
yine aynı bölgedeki
yerleşim merkezlerinde
14 kişi hayatını kaybetmişti...
Bölgedeki büyük bir alışveriş merkezinin
hali ise yürekler acısıydı...
Çünkü, orası da bir dere yatağının
üzerindeydi...
Atakum'da yıllardır devam eden
su baskınlarının
nedeni de
dere yataklarıdır...
DSİ'de bu işlere bir ömür harcayan
ve emekli olduktan sonra da
çevresel konularda
uyarılarda bulunmayı sürdüren 
İnşaat Mühendisi
Murat Şenel,
dün arkadaşımız Haydar Öztürk'e yaptığı açıklamada,
gerçekleri tüm çıplaklığıyla
ortaya koydu...
Dere yataklarına ve özellikle de
Mert Irmağı'na dikkat çekerek,
ciddi bir uyarıda daha bulundu...
Köprü ayaklarının
gelen suyun önünü kesmesi
ve bölgedeki yapılaşma
nedeniyle,
Mert Irmağı'nın
büyük bir yağışta
taşabileceğini
ve bölgede 
önemli ölçüde
tahribat
oluşacağını
söyledi...
Şenel, Mert Irmağı için
"Pimi çekilmiş bomba" ifadesini
kullandı...
Bu sözler, muhalif kanattan
gelmiş olsaydı,
"siyaset yapıyor" diye
burun kıvırabilirdik
ama
öyle değil!..
Şenel'in tespitlerinin
doğruluğunu,
geçmiş yıllarda
bedeller ödeyerek
yaşamadık mı?..
Dün, Yakakent ve Alaçam'da meydana gelen
su baskınlarının
nedeni de
dere yataklarıydı...
Sinop ve Kastamonu'da
herkesi yasa boğan
can kayıplarının
yaşanması da
aynı nedenle değil miydi?..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2020 yılında
Giresun'daki büyük sel felaketinin ardından, "Dere yataklarını ıslah edeceğiz, oralardan da tehdit almak istemiyoruz. Yıkımsa yıkım, inşa ise inşa, ihya ise ihya, yapacağız"
demişti...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu uyarıyı
2009 yılında da
İstanbul ve Tekirdağ'da 31 kişinin hayatını kaybettiği
sel sonrasında,
bu felaketten bir ders çıkarılması gerektiğini, bunun da dere yataklarında yapılaşmaya gitmemek olduğunu belirterek,
"Dere yatağında yapılanmaları yaygınlaştırırsak, derenin intikamı ağır olur. Dere yatağında akar" 
diyerek yapmıştı...
Ve ne yazık ki,
yıllardır gerekli hassasiyeti
göstermeyenler
yüzünden, Erdoğan'ın ifadesiyle
dereler intikamını
en acı biçimde almaya devam ediyor...
Felaketler bağıra çağıra geliyor...
Maalesef aynı tas aynı hamam!.. 
Yazık hem de çok yazık!..
Ne bu ülke insanının
hayatı bu kadar
ucuz;
ne de bu devlet,
milli servetini
sel sularına kaptıracak kadar zengindir!..
Bu kadar "aymazlık" yetmedi mi?..