Kadın cinayetleri,
çocuklara yönelik
cinsel istismarlar,
sosyal medya platformlarındaki tuzaklar,
annesini-babasını
darp edenler ve öldürenler
ile uyuşturucu batağına
saplanarak, yasa dışı
yollara itilen
gençler...
"Vahim" bir tablo
var ortada...
Sanki, toplum olarak
bir "Korku tüneli"ndeyiz...
Başka yerleri bilmem ama
Samsun; bu konuda en güvenli
şehirlerden
biridir...
Devlet, Samsun'da suç ve suçluyla
etkin biçimde 
mücadele ediyor...
Neredeyse hemen hemen 
her gün uyuşturucu satıcılarına baskınlar düzenleyen
ve diğer suç unsurlarının da
üzerine adeta balyoz gibi çöken
polis ve jandarmanın
hakkını teslim
etmek gerekir...
Ancak, hep söylüyorum...
Bu vahim tablonun önüne geçmek,
sadece güvenlik güçlerinin
önleyici tedbirleriyle olmuyor...
Öncelikle vatandaşın
desteği şart...
Nitekim, güvenlik güçlerine
ihbarlar geliyor...
Kimi gencin anne-babası, kiminin abisi ablası, kiminin de komşusu
şüphelendikleri durumlarda,
güvenlik güçlerini arıyor...
Bu davranış;
argo deyimle
"İspiyonculuk" değil,
gençlerin hayatını
kurtarmaktır...
Toplum olarak
bu mücadelede yer almaz
geç kalırsak,
gençler,
telafisi asla mümkün olmayan
bir yola sürüklenecektir...
Yazık günah değil mi?..
Herkesin çoluğu çocuğu, sevdiği
insanlar var...
Kim evladının ya da
komşusunun çocuğunun
böyle
bir duruma düşmesini ister?..
O zaman öncelikle çocukların davranışlarını
yakın takibe alıp,
kimlerle arkadaşlık ettiğine
bakmak gerekir...
Nerelere gittiğine de...
Şüpheli durumlarda da
mutlaka güvenlik güçleri
bilgilendirilmelidir...
Çünkü, devlet-vatandaş
işbirliği olmadan
bu sorunu çözmek
mümkün değildir...
Samsun Valisi Orhan Tavlı'nın başlattığı
"Güvenli mahallem, güvenli eğitim" projesi,
devlet-vatandaş
işbirliğini pekiştirerek,
soruna birlikte çözüm bulma arayışı
için etkili bir yöntemdir...
Bu işler, sadece "Lanet"
yağdırmakla çözülmüyor...
Çözümün bir parçası değilsek,
sorunun bir parçası haline geliriz ki;
bu da bizi
çıkmaz
sokaklara sürükler!..
Böylece son pişmanlıklar da fayda etmez!..