Türk sinemasının usta isimlerinden Engin Çağlar, İstanbul Şişli’de yolun karşısına geçmeye çalışırken motosiklet çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Engin Çağlar’ın ölümü son günlerde artan motosiklet terörünü gündeme oturttu.
Salgın döneminden bu yana kuryelerin de etkisiyle trafiğe çıkan motosiklet sayısı hızla arttı. Trafikteki her 5 araçtan birini motosikletler oluşturuyor. Geçtiğimiz yıl trafikte 6.3 milyon motosiklet varken, önümüzdeki yıl bu sayının 7 milyonu geçeceği öngörülüyor. Günde yaklaşık 4 kişi motosiklet kazalarında yaşama veda ediyor.
Motosikletlilerin karıştığı kazalarda ölüm oranları da artıyor. 2024 yılında motosiklet kazalarında ölenlerin sayısı 1307’den 1584’e çıktı. Motosikletlerin karıştığı her 3 kazadan 2’sinde motosiklet sürücülerinin kusurlu olduğu saptandı. Artık toplumsal sorun haline dönüşen motosiklet terörünün durdurulması için caydırıcı cezaların hayata geçirilmesi gerekiyor.
Engin Çağlar ünlü olduğu için motosiklet terörü gündeme geldi. Bunun gibi çok sayıda kazada insanlar yaşamını yitiriyor, lakin medyaya yansımıyor. Motosiklet kazalarında ölenlerin çoğunluğu aldığı siparişi bir an önce yetiştirmeye çalışan, sokaklarda slalom yapan, yayaları dikkate almadan kaldırımlarda bile hızla giden kuryeler. Ki, o kuryeler patronundan azar işitmemek, prim alabilmek için kendileri gibi yurttaşların canını tehlikeye atıyor. Bırakın sokakta ilerlemeyi, kaldırımda yürümek bile imkansızlaştı. Şunu unutmasınlar, kaldırımlar motosikletlerin değil, yayaların .
Salgınla birlikte yaşamımızda çok değişiklikler oldu. Kuryeler hayatımıza girdi. Önceden de vardı. Ancak evlerden çıkılamayan o dönemde oldukça arttı motokuryelerin sayısı. Ters yönde ilerlemek, araçlar arasında sıyrılmak, yasak olmasına karşın kaldırımlardan gitmek . motosikletlerin yaptığı en büyük kuralsızlık haline geldi. Bu kuralsızlık olağanlaştı sanki. Onları uyardığınızda dayak yemeyeceğinizin garantisi yok. Giden canlar, yaralananlar yaygınlaşan bu kuralsızlığın kurbanı oldu. Ekmek peşinde koşan motokuryelerin siparişleri bir an önce yerlerine ulaştırma kaygısını anlıyorum. Ne var ki hız limitine ve trafik kurallarına uygun davranmalarını istemek de her vatandaşın hakkı. .
Neredeyse kaldırımda yürüyen vatandaş motosiklet sürücülerinden özür diler hale geldi. Zira bu sürücülere iki laf etse, tartışsa başına gelecekleri çok iyi biliyor. Zira bir motosiklet sürücüsü ile tartışmaya başlasa anında diğerleri başına üşüşüyor, dayağı yiyor. Bunun gibi yüzlerce görüntüye tanık olduk. İyice çığırından çıkan motosiklet terörüne “dur” demenin zamanı geldi. Emeğe, ekmek peşinde koşanlara saygımız sonsuz. Tabii kurallara uymak, diğer yurttaşların canını tehlikeye sokacak tutumlarda bulunmamak şartıyla.
Otomobil ve araçlara göre ucuz olması, sürücüsüne özgürlük duygusu vermesi, park sorunu olmaması motosiklet sayısını artırdı. İnsanlar çılgınca motosiklet ediniyor. Genç nüfus özgürlük duygusu ile motosikletini olabildiğince süratli kullanıyor. “Başkasının özgürlüğünü ihlal eder miyim, kazaya neden olur muyum, ölümlere sebebiyet verir miyim” demeden ne varsa basıyor gaza. Sanki yollar, sokaklar ve kaldırımlar sırf kendisininmiş gibi.
Kuralların katılaştırılması, cezaların artırılması zorunluluk haline geldi. Birilerinin motosiklet ve hız tutkusu masum vatandaşları canından etmemeli. Önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen yeni trafik kanununda motosiklet terörünü önlemeye yönelik caydırıcı cezalar var. Umarım kısa sürede çıkar bu kanun da insanlar, yollar ve kaldırımlar rahat nefes alır.
