Talat Atilla'nın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Ben hayatım boyunca mesleğimin dışında bir işle iştigal etmedim. Bazı gazeteciler bana akılalmaz iftiralarda bulundular. Bunlar aynaya bakılarak yapılan iftiralar. Tüm bunların karşısında Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın İnce çıkıp bir açıklama yaptı. Bir gazeteci çıkıp da şunu diyemedi, "01.30'da neredeydiniz?" deniz ve konu biterdi. Bana habere kaynaklık eden CHP'linin verdiği bildi, 01.30'a görüşme olduğuna dair. Sayın Cumhurbaşkanı bunu açıkladığında konu bitmiştir. Bir gazeteci çıkıp da 'Sayın Muharrem İnce söyleyin bitsin.' derdi. Böyle bir soru da olmalıydı, böyle bir yanıt da.

"KAYNAĞIM 'O BİLGİ KILIÇDAROĞLU'NA DA GİTTİ' DEDİ"

Bu iddianın doğru olduğundan %100 emin misin diye sordum. Kaynağım Cumhuriyet Halk Partisi'nden önemli bir isim. Emin misiniz diye sordum. Bunlar ciddi iddialar. "Nereden eminsin" diye sordum. "Bu bilgi CHP liderine de gitmiş bir bilgidir." dedi. Giden kişi de CHP'li olduğu için doğal olarak bunu en iyi CHP lideri bilir. Yaklaşımımı söylüyorum. Daha sonra Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir açıklama yapınca, "Yok böyle bir şey" deyince, konu kapanmıştır. Bunu duyunca haber kaynağımla tekrar görüştüm, 'Bunları diyorsun ama, 'Devlet başkanı yalan söyleyecek hali yok' dedim. 'Bu işte bir iş mi var, bu nedir?' dedim. Bunu bir kez daha teyit almanı istiyorum dedim.

Kemal Kılıçdaroğlu'na bu bilgiyi soruyor ve 'evet bu bilgi bana da geldi' diyor. Daha sonra televizyona çıkıp, bir adım geriye atmış olsa da zaten bu süreç belli oluyor.

Benim oradaki eksikliğim hatam, haberi ben yapmalıydım. Tüm şimşekler bana gelmeliydi. Ben bu haberin arkasında durduğum falan yok. Cımbızla çekip değerlendirmeyin. Devlet Başkanı böyle bir açıklama yaptıysa, bunun üzerine söylenecek söz yok. Bilinçli bir şekilde yanıltıldığıma inanmıyorum. Haber kaynağımın yerinde olsaydım, söylerdim. 

(CHP'li ismi açıklamayacak mısınız?) Daha ileri boyutta verdim. Tweet'lerimde de yazdım, "Kardeşim derimi yüzseniz söylemeyeceğim." dedim.