DÜNYA ülkeleri için ciddi bir halk sağlığı sorunu olan ve vücudun enfeksiyona karşı geliştirdiği kontrolsüz yanıtla kendi doku ve organlarına zarar vermeye başlaması sonucu ortaya çıktığı belirtilen Sepsis hastalığının, erken tanı konularak tedavi edilmemesi halinde birçok organda yetmezliğe, şoka ve yüksek oranda ölüme yol açtığı öne sürüldü. Her yıl dünyada yaklaşık 8 milyon kişinin ölümüne neden olan ve erişkin hastalar dışında çocuklarda da önemli ölüm nedenlerinden biri olduğu kaydedilen Sepsis'in yılda 5 milyondan fazla yenidoğan ve çocuk ölümüne de yol açtığına dikkat çekildi.

Türk Yoğun Bakım Derneği'nin 13 Eylül 'Dünya Sepsis Günü' nedeniyle Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi'nde düzenlediği toplantıda konuşan Dernek Üyesi Doç. Dr. Hülya Başar, her yıl 30 milyondan fazla kişide Sepsis geliştiğini ve her yıl yüzde 8-13 artış olduğunu belirtti. Doç. Dr. Başar, "Sepsis gelişen hastaların, hastalığın şiddeti, tanı ve tedavi uygulamalarının zamanlaması, tedavinin yeterliliği gibi sebepler bağlı olarak yüzde 15-60'ı yaşamını kaybetmektedir. Her yıl sepsis nedeni ile kalp krizi veya akciğer-meme-prostat kanserlerinin toplamından daha fazla ölüm gerçekleşmektedir" dedi.

75 YAŞINDA HAYATA GERİ DÖNDÜ

Toplantıya katılan ve Sepsis'ten sonra tekrar yaşama döndüğü belirtilen Hayriye Kalmaz ise 75 yaşında. Astım ve enfeksiyon sebebiyle 34 günü solunum cihazına bağlı olarak toplam 44 gün yoğun bakım servisinde yaşam savaşı verdiğini söyledi. Kalmaz, "Bu hastalıkta hayatta kalabilmek için erken tanı ve tedavinin önemli olduğunu söyledi doktorum. Normal hayata dönebilmek için büyük çaba gösterdik, yaşam savaşı verdik ama çok şükür ölümden döndüm" dedi.

Türk Yoğun Bakım Derneği Üyesi Doç. Dr. Hülya Başar hastalıkla ilgili yaptığı açıklamada, "Tanı ve tedavide yaşanacak her 1 saatlik gecikmenin Sepsis'den ölme olasılığını yüzde 8 oranında arttırması, bu anlamdaki farkındalık çalışmalarının önemini ortaya koyuyor. Sepsis'e bağlı ölümlerin azaltılabilmesi için en önemli nokta, erken evrede hastalığın tanınması ve tedaviye başlanmasıdır. Bu denli büyük sağlık problemi yaratan Sepsis halk tarafından yeterince bilinmemekte veya yanlış bilinmektedir" dedi.

Tedavide en önemli yaklaşımlardan birinin erkenden uygun antibiyotik tedavisine başlanması olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Hülya Başar, "Antibiyotik tedavisine ne kadar erken başlanırsa başarılı olma şansı o kadar fazladır. Ancak bu konuda da bazı problemler vardır. Günümüzde mikroorganizmaların önemli bir kısmı bazı antibiyotiklere karşı direnç geliştirmiştir ve birçok antibiyotikten Sepsis tedavisinde yararlanılamamaktadır. Bunun en büyük nedeni uzun yıllar boyunca antibiyotiklerin bilinçsiz ve kontrolsüz kullanımının yanı sıra veteriner hekimlikte antibiyotik kullanımı ile ilgili kısıtlamaların yetersiz olmasıdır. Kısıtlama tedbirlerine rağmen ülkemizdeki yıllık antibiyotik tüketimi ve antibiyotik maliyetleri sürekli artmaktadır. Bu aşamadan sonra gereksiz ve reçetesiz antibiyotik kullanımının engellenmesi için her türlü çaba gösterilmelidir. Antibiyotik direncinin daha fazla artmaması için antibiyotik kullanımı ile ilgili mevcut kısıtlamaların revizyonu ve bu amaçla tüm sağlık kurumlarının işbirliği içerisinde çalışması gerekmektedir" dedi.

Sepsis'e bağlı ölümlerin azaltılmasına yönelik eylem planlarının açıklandığı basın toplantısında söz alan Türk Yoğun Bakım Derneği Üyesi Doç. Dr. Hülya Başar, "Sepsis ile savaşta başarılı olabilmemiz için söz konusu eğitimlerin yalnız tıp fakültelerinde değil, hemşirelik okulları ve diğer sağlık personelinin yetiştirildiği okullarda da verilmesi veya güncellenmesi; tüm tıpta uzmanlık eğitimi müfredatlarında güncel hali ile yer alması gereklidir" dedi. Doç. Dr. Başar, tedavide antibiyotik tedavisinin erken başlanmasının önemine dikkat çekti.

FOTOĞRAFLI