Ankara - Samsun Karayolu yolu üzerindeki Havza, Orta ve Karadeniz bölgesinin sahil illerini İç Anadolu, Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerine bağlayan önemli bir karayolu ve demiryolu üzerinde bulunuyor. Samsun’a 84 km Amasya’ya 53 km uzaklıktadır. Komşu ilçeleri Merzifon’a 24,Suluova’ya 15, Vezirköprü’ye 30,Ladik’e 32, Kavak’a 33 km uzaklıktadır. Ulaşım karayolu ve demiryolu ile sağlanıyor.

Milli Mücadele Yıllarında Havza

Anadolu’nun bütün diğer yörelerinde olduğu gibi Havza’da da, 93 Harbi olarak tarihimizde anılan Osmanlı-Rus Harbi, Balkan savaşları, "Düvel-i Muazzama" yani o dönemin süper devletlerine karşı verilen ve Birinci Dünya Savaşı dolayısıyla gerçekleşen Çanakkale Savaşları’nın sebep olduğu maddi manevi yıkımları konu alan ve "Yurdumuz Havza" adında bir kitap yazan Zübeyirzade Mehmet Fuat Efendi Mustafa Kemal’in Havza günlerini şöyle anlatıyor:

"Mustafa Kemal Paşa, 13 Haziran 1919 günü Havza’dan ayrılarak Amasya’ya geçmiştir. İlçede kaldığı 18 gün boyunca şimdi restore edilerek müze olarak kullanılan Mesudiye Oteli’nde ikamet etmiştir. Rahatsız olarak geldiği ilçede hem Milli Mücadele’nin temellerini atmış, hem de şifalı kaplıcalarında sağlığına kavuşarak ayrılmıştır."

Her derde deva şifalı sular

Kaplıca suyunun kaynaktan çıkış sıcaklığı 55 derecedir.Yılda yaklaşık 100.000 kişinin faydalanabildiği bu kaplıcaların suyu arsenik, silis, çelik, bikarbonat, sodyum, sülfat ve kısmen kalsiyum ihtiva ediyor.Şifa bulmak amacıyla buraya gelen hastalar en çok cilt hastalıkları, sinir hastalıkları, kadın hastalıkları, romatizma, kireçlenme, kas ağrıları, kaza ve ameliyat sonrası oluşan kas ve sinir hastalıkları, eklem sertlikleri, çeşitli felçler, kansızlık, mide, bağırsak ve karaciğer rahatsızlıkları, böbrek ve idrar yolu hastalıkları ile iktidarsızlık sorunları için bu kaplıcalara geliyorlar.

Havza kaplıcalarının mucizevi öyküsü

Havza’nın içinden geçen Samsun-Ankara karayoluna yaklaşık 1 km uzaklıktaki İmaret Mahallesi’ndeki 5 kaplıcanın hikayesi oldukça ilginç:

Söylenceye göre, günümüzden 2000 yıl öncesinde gerçekleşen bir depremde, bugünkü kaplıcanın olduğu yerde bir kilise varmış. Depremde bu kilise yıkılırken, altından sıcak su çıkmış. İşte bu depremden beri, 2 bin yıldır şifa dağıttığına inanılan bu sıcak sular yörenin tarihi sağlık tesisleri olarak hizmet vermeye günümüzde de devam ediyorlar. Bunlardan 3’ü eski tarihlerde yapılmıştır. Aslanağzı-Kız Gözü, Maarif ve şifa hamamlarıdır. Diğer ikisi de 1986 yılından sonra yapılmış olan Modern Türk Hamamı ile Lokman Hekim kaplıcalarıdır.

Atatürk'ü Anma ve Kutlama Festivali

Atatürk’ün 25 Mayıs 1919'da Havza'ya gelerek 18 gün boyunca konuk olmasının anısını yaşatmak amacıyla Cumhuriyet’in ilk yıllarından 1989 yılına kadar "Mahalli Bayram" olarak kutlanan 25 Mayıs etkinlikleri bu tarihten itibaren, "Atatürk'ü Anma ve Kutlama Festivali"ne dönüşmüştür.

Her yıl değişik konser, tiyatro, halk oyunları gösterisi ile sergiler, konferans ve panellerin yanı sıra birbirinden ilginç yarışmalar düzenleniyor. 13-20 yaş grubu gençler bisiklet yarışması, liseler arası bilgi yarışması, amatör bilgi yarışması, amatör ses yarışması bu yarışmalardan belli başlı olanlarıdır. Her yıl görkemli gösteri ve törenlerle kutlanan festivalin diğer bir özelliği de festival etkinlikleri içersinde her yıl düzenlenen ve "Karadeniz Kırkpınarı" olarak tanınan Havza 25 Mayıs Büyük Yağlı Pehlivan Güreşleridir.

Her şeyden önce Anadolu'nun en güzel güreş alanlarından birine sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz Havzanın, bölgede düzenlenen güreş organizasyonları arasında ilk sırada gösterilen 25 Mayıs Büyük Yağlı Pehlivan Güreşleri ile gerek müsabakalara katılım gerekse izleyici oranı ve mükemmel organizasyonu bakımın dan "Karadeniz Kırkpınarı" unvanını fazlasıyla hak ediyor.

Havza Mutfağı
Samsun'un hemen hemen tüm ilçelerinde olduğu gibi keşkek ve tirit Havza'nın da en meşhur yemeği. Havza'da hamur işleri de yaygın olarak yapılıyor.

Tarih

“Havza”nın isim olarak kökeninin Hititler (Turaniler)’in Amasya Valisi olan Kavuzhan’dan kaynaklandığı rivayet olunmakta ve bu ismin zamanla halk ağzında ve söyleyiş kolaylığı sebebiyle “Havza” haline geldiği ileri sürülmektedir. 1174 tarihinden itibaren yazılmış tarihi vesikalara göre, kasabanın adının Havize ve Hevize şeklinde görüldüğü, 1524 tarihinden sonra yazılan yazılarda ise Havza ismiyle kayıtlı olduğu; Havize adının, eski Hancere (boğaz) isminin, Türklerin dilinde değişikliğe uğrayarak yerleşmiş galat şekli olduğu, bunun da sonradan Havza şekline geldiği zan olunmaktadır.

Havza’nın tarihi, kuruluş itibariyle çok eskilere dayanmaktadır. Milattan önce 2000’li yıllarda, Kızılırmak ve Yeşilırmak deltaları arasında kurulmuş olup, kuruluş Hitit uygarlığı dönemine dayanır. Havza, 1071 Malazgirt savaşından sonra Türk hâkimiyetine girmiş ise de, haçlı seferleri sonucu sık sık el değiştirmiştir. XIII Yüzyılda Selçukluların eline geçen bölge, Selçuklu Hanedanlığının çöküşünden sonra Canik Beyliği’ne, daha sonra 1414’de Osmanlı yönetimine geçmiştir. Osmanlılar döneminde Amasya’ya bağlı olarak yönetilmiş,  1882 yılında ilçe olmuş, 1925 yılında Amasya'dan ayrılarak Samsun'a bağlanmıştır.

Büyük Önder M. Kemal ATATÜRK, milli mücadele yıllarında 25 Mayıs 1919’da İlçemize teşrif ederek 18 gün kalmış, milli mücadele ile ilgili ilk önemli çalışmalarını İlçemizde yapmıştır. Atatürk’ün o tarihte ikamet ettiği bina, günümüzde Atatürk Evi Müzesi olarak ziyaretçilere hizmet vermektedir.

Atatürk’ün büyük önem verdiği Havza, Atatürk’ün övgülerine mahzar olmuştur. Milli Mücadeleyi fiilen buradan başlatan Mustafa Kemal, Havza’ya daha sonra da üç kez gelmiştir. Atatürk'ün Havza'ya gelişi her yıl 25 Mayıs'ta törenlerle kutlanmaktadır.

Turizm

Termal turizm Havza'da turizm faaliyetlerinin büyük bir bölümü termal turizme dayanmaktadır. Kaplıcalar yaklaşık 2000 yıldan beri kullanılan tarihi sağlık merkezleridir. Şifalı suları bulunan ilçeye eski çağlardan beri bazı hastalıkların tedavisinde yaradığı için çevreden hatta bütün Anadolu'dan çok sayıda insan gelmektedir. Diğer bir deyişle Havza'da daha çok sağlık, dinlenme ve temizliğe dayalı turizm söz konusudur.

Havza kaplıca sularının özellikleri

Kaplıcaların suları Arsenik, Çelik, Bikarbonat, Radyoaktivite ihtiva eder.
Arseniğin tesiri: Her nevi kan ve cilt hastalıklarında, asabi emrazlarda, malarya tedavisinde ve bünyeyi takviye etmekte faydası vardır.

Çeliğin tesiri: Yıkanmak ve içmek suretiyle kadın hastalıklarında, asabi hazım bozukluklarında ve kronik bronşitte başarılı sonuçlar verir.

Silisin tesiri: İçme suyu olarak kullanıldığında hazım kolaylığı sağlar.
Bikarbonatın tesiri: İçme kürlerinde kullanılır. Her nevi mide rahatsızlıklarında iyi etkileri görülür.

Radyoaktivitenin tesiri: Romatizma ve böbrek hastalıkları, kadın hastalıkları, nefes yolu nezleleri, mide, bağırsak, fakrüddem ve benzer rahatsızlıklarda tesiri görülür.

Yukarıda belirtilen maddeleri ihtiva eden kaplıca suları H A3 O4 halinde litrede 0.00008742 gramdır. Bu rakam az görülse de Avrupa'daki çeşitli arsenikli sulardan çok daha faydalıdır.

Hamamlar banyolar ve özellikleri

Havza'nın içerisinde Samsun-Ankara yoluna 1 Km uzaklıkta bir tepenin eteğinde beş kaplıca bulunmaktadır. Bu kaplıcaların üçü eski tarihlerde yapılmış; Aslanağzı-Kızgözü, Şifa ve Maarif hamamları; diğer iki tanesi sonradan yapılmış modern Türk hamamı, Lokman Hekim hamamıdır.En son yapılan havzanında eski adı olan ANCERE otel ve kaplıcası vardır

Tarih turizmi

Havza çok kıymetli stratejik bir bölgede kurulmuştur. İç Anadolu'yu Karadeniz bölgesine bağlayan, kara ve demiryolu ilçeden geçer. Kuruluşunun ilk yıllarında yaptırılan medrese ve camiler, kaplıca hamamları günümüzde tarihi özelliklerini koruyarak halen hizmet vermektedirler. Ayrıca Kurtuluş savaşı başlangıcında Atatürk'ün ilçede ikamet etmesi nedeniyle zamanın bina ve yerleşim alanları günümüzde halen muhafaza edilmektedir. İlçede günümüzde var olan en önemli tarihi eserlerin başlıcaları şunlardır:

Tarihi Kaplıca Hamamları

Büyük Hamam (Kızgözü-Aslanağzı):

Çeşitli eserlerden hamamın Romalılar tarafından yapılmış olduğu anlaşılmış, yapılış tarzı bakımından (Yalkız Darz Mimarisi) Selçuklu eserlerine benzemektedir. Vakıf kayıtlarına göre hicri 655 (m.1256) yılında Selçuklu sultanı II. Mesut tarafından inşa edildiği yazılıdır. Hamamın Şadi Paşa tarafından vakfedildiği bilinmektedir. Dış ve iç yapısı bakımından çok gösterişli ve zarif olmayan hamamın üstünde bir büyük kubbe ve iki küçük kubbe mevcut olup, içinde altı köşeli büyük, dört köşeli küçük bir havuz bulunmakta, altı kurna ve halvetten meydana gelmektedir. Hamamın Aslanağzı denilen büyük kurnasının sağında bir sütun bulunmakta, buraya Kız Gözü denilmektedir. Hikâyesi şöyle rivayet olunmaktadır;

Zamanında üç güzel genç kız hamamda yıkanırken zorbalar tarafından baskın yapılır. Bu kötü niyetli insanlar karşısında çaresiz kalan kızlar, feryat ederek Allah'a yalvarırlar:

-Yarabbi bizi ya kuş yap ya da taş... bu insanlara teslim etme.

Duaları kabul olur ve iki kız, kuş olup uçar, diğeri ise taş kesilir banyonun köşesinde yaşlı bir heykel gibi kalır. Sütun üzerindeki oluğa, kızın gözleri olarak kabul edilen oyuklardan akan su damlacıkları bu kızcağızın göz yaşları diye nitelendirilmektedir. Günümüzde halen damlamaya devam etmekte olan bu su damlacıklarının oluşumu ise, toplanan su buharının özel bir sistemle su haline dönüştürülerek köşelerden banyoya damlaması şeklinde yorumlanmaktadır.

Küçük Hamam:

Büyük hamamın bitişiğinde bulunur. Büyük hamama yapı bakımından hiç benzemez. 1429 ylında Yörgüç (Yangıç) Paşazade Mustafa Bey tarafından erkeklerin yıkanması için yaptırılmış ve 1436 tarihinde vakfedilmiştir.

Maarif Hamamı:

1890 tarihinde II. Abdülhamid'in son Dahiliye Nazırı Mazmun Paşazade Memduh Paşa Sivas valisi iken hamamı inşa ettirmiştir.

Mustafa Kemal Paşa'nın Havza karargahı

1900'ün ilk yıllarında yapıldığı zannedilen üç katlı bir binadır. Mesudiye Oteli adıyla hizmet vermekte iken Mustafa Kemal Paşa'nın 25 Mayıs 1919 tarihinde Havza'ya teşrifleriyle birlikte zamanın kaymakamı Fahri Bey tarafından kendisinin ikametine tahsis edilmiştir. 25 Mayıs - 13 Haziran 1919 tarihleri arasında çalışmalarını yürüttüğü bu binanın odası eşyalarıyla birlikte muhafaza edilerek Gazi Odası adı altında ziyaretçilere açık tutulmuştur.

İmarethane (Aşevi)

İmaret mahallesinde, kaplıcaların batısında bulunan imaret binası miladi 1429 yılında II. Murat zamanında Amasya Valisi Yörgüç Paşazade Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır.

Bu binanın duvarında bir taş üzerine işlenmiş Latince bir söz vardır. Bu sözün tercümesi şöyledir.

Havza kaplıcalarında seneyi, mütaki ve vakur bir tarzda geçirdikten sonra şimdi, iyi sıhhatte olarak, hak ettiği için tanrı Asklepios hazretlerine ve menfaatlerine şükranlarımı sunarım.

Taşrada muvakkaten oturmasına rağmen bana bu suyu tavsiye eden baş rahip Xandras'a ve herkesin dostu olan Silius Lipidus'a teşekkür ederim. Ben Piso, kurtulmuş olarak latif vatanıma dönüyorum, ailemin şükranı ebediyyen yaşasın.

Diğer eserler

Yörgüç Mustafa Bey Camii
Küçük hamamın bitişiğinde Selçuklu mimari tarzında yapılmış olan cami, Yörgüç Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır.

Taşmektep (Merkez İlköğretim Okulu)
1911 yılında Samsun-Sivas demiryolu keşif heyetinden mühendis Hüseyin Yakup, Süreyya Sami ve Nazif Bey'ler tarafından projesi hazırlanarak inşaatına başlanmış, Sivas valisi Muammer Bey'in ilgileri sayesinde kısa zamanda tamamlanarak ilçenin eğitim hizmetine sunulmuştur.

Kurt Köprü
İlçeye bağlı Kayabaşı(Tahna) mahallesinde Vezirköprü ile sınır çizen istavroz çayı üzerinde bulunan köprünün ne zaman ve kim tarafından yapıldığına dair kesin bilgi bulunmamaktadır. Ancak Bizanslılar zamanında yapıldığı 
zannedilmektedir.

Emir El-Hac Veliyüddin Bin Berekat-Şah Camii
Selçuklu sultanı II. İzzeddin Keykavus döneminde 1249 yılında Selçuklu Emir El Hac Veliyüddin Bin Berekat Şah tarafından Dereköy'de yaptırılmıştır.

Sivrikese Camii
Havza'nın Sivrikese mahallesindedir. 1903 tarihinde Ali Osman Ağa tarafından Todor Usta'ya yaptırılmıştır.

Emir El-Hac Veliyüddin Bin Berekat-Şah Türbesi
Aynı adla anılan camini bitişiğinde olup, Emeviler'in bölgeye geldikleri sırada şehit olan Horasanlı bir alay komutanı ve oğluna ait olduğu söylenmektedir.

Mustafa Bey Türbesi
1429'da yapılmış, kare planlı bir yapıdır. Kubbeye geçişi sağlayan geometrik motifli tuğla örgü bezeme dikkat çekicidir.

Şeyh Savcı Türbesi
Şeyhsafi mahallesindeki türbenin kime ait olduğu konusunda tereddütler olmakla birlikte Abdi Zade Hüseyin Hüsameddin'e göre "-Resmi kayıtlardan kesin olarak anlaşıldığına göre son Selçuklu Sultanı II. Mesut bugün Vezirköprü 
ilçesine bağlı Tatar Kale mahallesinde Şehzadesi ve halefi Gazi Çelebi lakabıyla meşhur Sultan Taceddin Altunbaş-ı Selçuki de Şeyh Savcı mahallesinde medfundur."

Kültür ve Tabiat varlıkları

Kaya mezarları
Kaya mezarları bulunan mağara

Çamtepe Höyüğü
İmircik mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Baca Tepe
Yazıkışla mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Belalan (Tepecik) Tepesi
Erikbelen mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Höyük Tepe (Şeyh Safi Tepesi)
Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Çeşmetepe
Kuşkonağı mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Cevizbaşı Tepesi
Ilıca kasabasındadır. Erken Tunç Çağı yerleşmesi vardır.

Ören Tepe
Ilıca kasabasındadır. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Gargo Tepe (Yusuf'un Tepesi)
Ilıca kasabasındadır. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Kayalı Tepe
Ilıca kasabasındadır. Erken Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Patlaguç Tepesi
Demiryurt mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Dökme Tepe
Çamyatağı (Lerdüğe) mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı, Roma ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Hakim Tepe 1
Karameşe mahallesindedir. Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Hakim Tepe 2
Bekdiğin kasabasındadır.

Cin Tepe 1
Bekdiğin kasabasındadır. Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Demir Çağı ve Geç Roma yerleşmeleri vardır.

Cin Tepe 2
Güvercinlik mahallesindedir. Erken Tunç Çağı yerleşmeleri vardır.

Manevra Tepe
Güvercinlik mahallesindedir. Erken Tunç Çağı yerleşmeleri vardır.

Kayabaşı
Kayabaşı mahallesindedir. Roma ve Geç Antik Çağ yerleşmeleri vardır.

Anıt Tepe
Havza'nın batısında yer almaktadır. Roma ve Geç Antik Çağ yerleşmeleri vardır.

Güvercinlik
Havza'nın kuzey doğusunda yer almaktadır. Roma ve Geç Antik Çağ yerleşmeleri vardır.

Güvecinlik Tümülüsleri
Güvercinlik mahallesindedir. Ormanlı yamaçların düzlüklerine kurulmuş beş tümülüs (Yığma Tepe) bulunmaktadır.[34] Bu kültür varlığı şekil ve yapı bakımından çok yerde görülebilen mezar anıtı, yani tümülüsten başka bir şey değildir. Tümülüsün tam zirvesi altına rastlayan kısımda mezar odası vardır. Burada bulunan eşyalar koruma altına alınmış, daha sonra Ankara Arkeoloji Müzesi'ne gönderilmiştir. 
Tümülüslerin yaşının, gerek yapı unsurları ve gerekse süslemeler bakımından M.Ö. I. Yüzyıla ait oldukları sanılmaktadır.

Kaya Mezarı
Güvercinlik mahallesinin batısında yer almaktadır.