YENİDEN

------------

Gülseli KENARLI – Yaşar KAÇMAZ / İSTANBUL, () BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) tarafından düzenlenen 'Barış için kenetlendi ellerimiz, biz biriz beraberiz' konulu toplantıya katıldı.

Conrad Otel'de düzenlenen ve ev sahipliğini TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut'un yaptığı toplantıya, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Beril Dedeoğlu, İçişleri Bakanı Selami Altınok'un eşi Gülhan Altınok, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in eşi Yasemin Eker, sinema sanatçısı Hülya Koçyiğit, avukat Kezban Hatemi, Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Semahat Arsel, Doğan Televizyon Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, TİKAD Yönetimi, üyeleri ve şehit anneleri, bir dönem görev yapan akil insanlar heyeti üyeleri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve akademisyenler katıldı.

Sare Davutoğlu toplantıda yaptığı konuşmada, “Nereden gelirse gelsin insanların ölümüne, toplumların ayrışmasına yol açan teröre hep birlikte bütün anneler, bütün kadınlar karşı çıkmalı" dedi. Sare Davutoğlu, bu sabah Diyarbakır'dan üzücü bir haber alındığını ifade ederek, “iki polisimizin şehit haberini aldık. Ben bu polislerimizin ailelerine de şimdiden başsağlığı diliyorum, yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum, inşallah bu ölümlerin son bulmasını temenni ediyorum" dedi.

  “DEMOKRATİKLEŞME VE BARIŞ SÜRECİNE EN BÜYÜK DESTEK YİNE MİLLETİMİZDEN GELİYOR"

  Davutoğlu, konuşmasında çözüm sürecine değinerek, “Son aylarda terör örgütleri çözüm sürecini geriye götürmek için maalesef elini ardına koymuyor. Ancak şükürler olsun ki, demokratikleşme ve barış sürecine en büyük destek yine milletimizden geliyor. Oysa uzun yıllar boyunca en temel hakları gasp edilen toplum kesimleri için bu süreçle beraber bir demokrasi mücadelesi hayırlı bir sona bağlanmak üzereydi" dedi.

 “BARIŞA KURŞUN SIKANLARIN KARŞISINDA DURMAK, İNSAN OLARAK, KADIN OLARAK BİRİNCİ VAZİFEMİZDİR"

 Davutoğlu, “Son dönemdeki terör olaylarına karşı başlatılan operasyonlar 'huzur ve demokrasi operasyonu' olarak adlandırıldı. “ve bütün bunlar sırasında da her bir vatandaşımızın hukukuna azami dikkat sarf edildiğine hepimiz müşahade ediyoruz" diyen sare davutoğlu şöyle devam etti:

 “Son aylarda yükselen terör saldırılarının türkiye'nin istikrarlı büyümesini kendilerine tehdit olarak gören odakların kışkırtmasından ayrı görmemiz imkansız. Biz el ele tutuşup kenetlendiğimizde, bu terör ve savaş çığırtkanlığı ancak kulaklarımıza ulaşacak, gönüllerimizi esir alamayacak. Biz farklılıklarıyla güçlü, farklılıklarıyla zengin bir ülkeyiz. Bu ülkede barışın teminatı kadınlarımızın vicdanıdır. Bunu söylüyorum ki; barışa, huzura giden yolu kapatmaya çalışan, insanımızı yanlış yönlendirmeye çalışanlar karşılarında kimi bulacaklarını, bu milletin annelerini ve kadınlarını bulacaklarını bilsinler. Türkülerin, şarkıların, dillerin dahi yasak olduğu günlerden bu günlere gelebilen bir toplum için esenlik asla uzakta değildir. Hayata pusu kuran, hayata bomba kuran, barışa kurşun sıkanların karşısında durmak, insan olarak, kadın olarak birinci vazifemizdir. Çünkü biz anne, eş, yoldaş, komşu, kardeş, ablayız."

 “YENİDEN ÇÖZÜM İKLİMİNE ULAŞMAMIZ İÇİN KADINLARIMIZ TERÖR VE SAVAŞ DİLİNE KARŞI OLMALI"

 Davutoğlu, “Terör yüreklerimizi kanatabilir ama bize asla diz çöktüremez, yıkmaz ve metanet çizgisinden uzaklaştıramaz. Bu ülkede barıştan, adaletten ve temiz siyasetten en önce bahsedecek olanlar, yüreği yanan kadınlarımız, annelerimiz olmalıdır. Kutuplaşmadan, kucaklaşmaya giden yolu ancak annelerimiz aşabilir. Tarihdaşlığımıza, kaderdaşlığımıza, hoşgörümüze karşı olanların karşısında biz kadınlar durmalıyız" diye konuştu.

 Avrupa Birliği Bakanı Beril Dedeoğlu da, hiçkimsenin Türkiye'de olanlardan etkilenmeme lüksüne sahip olmadığını, her olayın herkesi dolaylı ya da dolaysız etkilediğini söyledi.

 Terör nedeniyle yaşamını kaybedenlere rahmet dileğinde bulunan Dedeoğlu, bu acılar yaşandığı zaman herkesin tüm olaylara yeniden başka gözlerle bakması ihtiyacının ortaya çıktığını dile getirdi. Dedeoğlu, bir anısını şöyle anlattı:

 "Aynı gün içinde biri asker evladını şehit vermiş, diğeri oğlunu dağda kaybetmiş iki evi ziyaret ettik. Yakınları öfkeliydi, kızgındı, dertliydi. Onların dertlerini, inceliklerini anlamaya çalışırken her iki evde de annelerin gözlerine baktım. O iki farklı kadın gözleriyle aynı şeyi söylüyorlardı. Her ikisi de 'bizim evlatlarımız öldü, başkaları ölmesin' diyordu. Gerçek sağduyuyu, gerçek sözleri ve gerçek bakışı ben orada öğrendim ve anladım ki, kendimizi başkasını yerine koyma imkanımız mevcut ve bunu yapmak zorundayız. Sadece evimizde oturarak kendimizi başkasının yerine koymamızın barışa katkı sağlamaya çok büyük bir etkisi olmuyor."

 TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut ise dernek olarak hangi bölgede acı varsa hangi bölgede bir anne ağlıyorsa ellerini uzatmaya çalıştıklarını belirtti. Bulut, Türkiye'de bugün tekrar bir şeyler yapmaları gerektiği düşüncesiyle bir araya geldiklerini söyledi ve herkesi bu alanda işbirliği yapmaya davet etti.

 Toplantıya Mardin'den katılan iş kadını Fatma Özmen, bölgede son üç ay içinde bir kaos yaşandığını, bir gökkuşağının renklerini içinde barındıran Türkiye'nin bunu hak etmediğini ifade etti.