DİYANET İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Cuma hutbesinde Kerbela’dan günümüze, son olarak Ankara’daki bombalı saldırının temelinde merhamet duygusunun giderek yok olmasının yattığı belirtildi. Hutbede, "İnsaf ve merhamet yoksunluğunun, insanı ne kadar zalim ve gaddar hale getirebileceğine geçtiğimiz günlerde Ankara’da bir kez daha üzüntüyle şahit olduk" denildi.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve bugün bütün camilerde okutulan ‘Merhamet İksirini Yudumlayabilmek’ konulu hutbede, Hicri takvime göre, 1437 yılının ilk ayı Muharrem’e girildiği, bu ayın yenilenme, umut ve azimle ‘yola revan olmayı’ ve diğer taraftar Kerbela’nın derin acısını ve bu acıdan payımıza düşen ibreti anımsattığı belirtildi. Kerbela olayından günümüze yüreklerimizi dağlayan elim hadiselerin temelinde, insan merhametsizliği, insaf ve vicdan yoksunluğunun yattığı belirtilen hutbede şöyle denildi:
"Bu insaf ve merhamet yoksunluğunun, insanı ne kadar zalim ve gaddar hale getirebileceğine geçtiğimiz günlerde Ankara’da bir kez daha üzüntüyle şahit olduk. Onlarca vatandaşımızın hayatına kasteden menfur terör saldırısı hepimizi derinden yaraladı. Bu tür menfur saldırılar karşısında dün olduğu gibi bugün de metin bir duruş sergileyerek ve kardeşlik beyanımızı tekrarlayarak gevşemeyecek ve dağılmayacağız. Aksine birbirimizle daha fazla kenetlenerek güçlenecek; akılla, ferasetle, sağduyu ve duayla sıkıntıları hep birlikte aşacağız."
Bu konuda Hz. Muhammed’in, "Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki Yüce Allah da size merhamet etsin" hadisinin bulunduğu vurgulanan hutbede, cemaatin asırlardan bu yana ilahi rahmet deryası, şefkat ve merhametini yudumlamış bir medeniyetin mensupları olduğu ifade edildi. Hutbede, şöyle devam edildi:
"MERHAMETİMİZİ YİTİRİYORUZ"
"Bu medeniyet, merhametten uzaklaşarak katılaşmış nice kalpleri merhamet iksiriyle yumuşatmıştır. Bu medeniyet, merhametiyle birlikte insanlığını da kaybetmiş nice toplumları yeniden merhametle tanıştırmıştır. Bu medeniyet, 'Yaratılanı hoş gör, Yaratan’dan ötürü’ sözleriyle insanlığa ‘Önce insan’ ilkesini öğretmiştir. Bu medeniyet, ‘Şefkat ve merhamette güneş gibi ol’ anlayışını yaşamış, yaşatmış ve dünyanın dört bir yanına taşımıştır. Üzülerek belirtmek gerekir ki, böylesi bir medeniyetin mensupları olarak bizler her geçen gün merhametimizi yitiriyoruz. Bugün insanlık, vicdansızlık ve merhametsizlik sorunu yaşıyor. En acısı da insanlığa örnek olması gereken müminler, birbirlerine karşı merhamet, saygı, hoşgörü ve birlikte yaşama ahlakını kaybediyor. Şefkatin yumuşaklığıyla bezenmesi gereken mümin kalpler, İslam dünyasının pek çok yerinde, kin ve nefretin ateşiyle kavruluyor. Birbirlerine hayır, iyilik ve hayat vermek için uzanması gereken eller, bugün şiddet, terör ve ölüme uzanıyor. Bütün bu olumsuzluklar karşısında yapmamız gereken, kendimize, ailemize, çevremize ve birbirimize karşı düşünce ve davranışlarımızı bir kez daha gözden geçirmektir. Şiddetin, acımasızlığın, terör, savaş, katliamların kol gezdiği bir dünyada, en çok muhtaç olduğumuz şey, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in merhamet yüklü mesajlarına yeniden sarılmaktır. Yüreklerimizi onun mektebinde eğitmek, ondan aldığımız ışıkla rahmet insanları olmak ve yeniden rahmet toplumları inşa etmektir."