Suriye'nin güneyindeki Dera'da Şam rejimine karşı ilk geniş çaplı gösteriler başladığında, takvimler 15 Mart 2011 gösteriyordu. Özgürlük talebiyle sokaklara dökülenler dalga dalga ülke çapına yayıldı, Beşar Esad ise gösterileri ezici bir güç kullanarak bastırmayı tercih etti.

Gözaltılar, tutuklamalar, kayıplar ve ölümler derken Temmuz 2011'e gelindiğinde artık geri dönülmez bir yola girildi, bütün yeryüzünü değiştirecek çatışmalar başladı.

Suriye'deki iç savaş bugün itibariyle altıncı yılını doldurdu. Londra merkezli suriye İnsan Hakları Gözlemevi, bir ülkeyi parçalayan iç savaşta bugüne kadar 465 bini aşkın insandan bir daha haber alınamadı. 321 bin kişinin öldüğü belgelendi, 144 binden fazla insan ise kayıp. Gözlemevine göre, rejimin saldırılarında hayatını kaybeden sivillerin sayısı 83 bin. Birleşmiş Milletler (BM), yayımladığı belgelerle birçok kez rejim ve müttefiklerini savaş suçu işlemekle itham etti. BM'nin suçlamalarından zaman zaman muhalifler de payını aldı.

Milyonlarca insan kaçtı

Artık her biri sadece birer sayıdan ibaret yüz binlerce canın yok olduğu coğrafyada, savaştan önce 23 milyon nüfus vardı. Şimdi ise milyonlarca Suriyeli çatışmalardan kaçıp başta Türkiye olmak üzere diğer ülkelere sığındı, binlercesi Avrupa'ya gitme umuduyla bindikleri botlardan bir daha karaya çıkamadan Akdeniz veya Ege'de boğuldu.

Başta ülkenin incisi Halep olmak üzere, yüzyıllar boyu parıldayan tarihi şehirlerin artık birer hayalet kente döndüğü Suriye'de, milyonlarca kişi de ülke içinde yer değiştirip göç etti.

Şu anda dört parça

Bugün Suriye fiili olarak dört ayrı parçadan oluşuyor. Güneydeki Şam'dan Akdeniz kıyısındaki Lazkiye'ye ve oradan Halep'e kadar uzanan kuşak Şam rejiminin denetiminde. Batıda İdlib çevresinde ve güneydoğudaki Ürdün sınırında muhalifler var. Kuzeyde terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG'nin kontrol ettiği alan, Türkiye'nin sınır ötesi Fırat Kalkanı Harekâtı ile ikiye bölünmüş durumda. Terör örgütü IŞİD ise ülkenin orta kesimi ve doğudaki Irak sınırını elinde tutuyor.

İç savaşa kısa sürede bölge ülkeleri ve dünya devleri müdahil oldu. Rejimin arkasında duran Rusya, geçen yıl savaşın seyrinin değişmesine neden oldu. İran, başından beri Şam rejimini destekliyor ve çok sayıda milisi savaşmak için Suriye'ye gönderdi. Bu grupta yer alan bir diğer ülke, Çin.

Muhalifler, başlangıçta güçlü bir şekilde ABD ve Batılı ülkelerin desteğini aldı ancak ilerleyen yıllarda bu hat neredeyse kopma noktasına geldi. Türkiye ve Körfez ülkeleri de muhaliflerle aynı pozisyonda yer alıyor.

Barış zirveleri sonuçsuz kaldı

Şam rejimi ve muhaliflerin iç savaşı bitirmek için birçok kez buluştuğu zirvelerden henüz bir sonuç çıkmış değil. Cenevre ve Astana'daki barış görüşmelerinde kısmi de olsa ilerleme var. Muhalifler Beşar Esad'ın iktidarı bırakmasını istiyor ancak Şam yönetimi aynı fikirde değil.

30 Aralık 2016'da Türkiye ve Rusya'nın öncülüğünde ilan edilen ateşkes, şimdiye kadar yer yer ihlal edilse de çoğunlukla uygulandı. Terör örgütleri IŞİD ve El Nusra, ateşkes kapsamının dışında.

Maliyet 1 trilyon doları bulabilir

Neredeyse tüm şehirleri yerle bir olan Suriye'yi yeniden ayağa kaldırmanın maliyeti, belki de 1 trilyon doları bulacak. Savaş nedeniyle fabrikalar, dükkanlar, işletmeler kapandı veya yıkıldı. Sadece başkent Şam'ın banliyösü Daraya'yı yeniden inşa etmek için en az 50 milyar dolara ihtiyaç var.

Savaşın başlamasıyla Batılı ülkeler peş peşe Şam rejimine karşı ekonomik yaptırım ilan etti, Esad'ın para bulmak için şimdilik eli kolu bağlı gibi görünüyor. Kendi müttefikleri ise verecekleri para karşılığında Suriye'deki ekonomiden imtiyaz talep ediyor.

'Hasarı hesaplamaya imkan yok'

Dünya Bankası'nda çalışan eski başbakan yardımcısı Abdullah El Dardari, Amerika'nın Sesi'ne yaptığı açıklamada, ülkenin mimari hazinelerinin ve tarihi mirasının gördüğü hasarın, hesaplanamayacak kadar büyük olduğunu vurguluyor: "Eski kent merkezinin, eski çarşının gördüğü hasarı nasıl rakamlara indirgersiniz? Bu kaybı rakamlara dökmeye, tarihi, kültürel, mimari hasarı hesaplamaya imkan yok."

Kaynak:Milliyet