Samsun, Mili Mücadele'nin ilk adımının atıldığı ülkemizin en gözde kentlerinden biridir. Tarihiyle  olduğu kadar, denizi, kumsalları, sahil şeridiyle, berisindeki yeşil alanlarıyla bizlere sunulmuş bir doğa harikası değerdir. Her geçen gün kenti yöneten idarecilerin aldığı kararlara baktığımda (Israrlı dayatma demek belki daha doğrudur) yüzyıllardır hakimiyet sürdüğümüz bu coğrafyanın değerini  ne kadar  bildiğimiz konusunda ise şüphelerim katlanarak artmaktadır.
    Kent merkezi olan İlkadım, yıllara dayalı hatalı yönetimlerin ardından kötü kentleşmenin, betonlaşmanın timsali haline gelmiştir. İlkadım sahil şeridinde kalan son kamu alanlarının elde tutularak kentte yaşayanların hizmetine sunulması, bir nebze de olsa içimize su serpmiştir. Ancak bir şekilde kente kazandırılan bu alanlar bile sonradan alınan yanlış kararlarla parça parça elden gitme tehlikesiyle karşı karşıyadır.(Bu peyzaj alanlarının tam da ortasına ilçe dolmuş garajı yapılmasında bunu görebiliyoruz)  
     Amiyane tabirle parsel parsel satılan ya da dönüştürülen kamu alanları, aslında kentte yaşayanların ortak yararlanabileceği ve geleceğe bırakılacak miraslardır. Hele de kentin en ön tarafında denize nazır alanlar, bu mirasın en nadide parçalarıdır.
    Bilindiği üzere bir miras üzerinde hakkı olanların rızası olmadan tasarrufta bulunmak mümkün değildir. Burada yerel yönetimlerin mevzuat üzerinden buna hakları olduğu söylenebilir. Zaten bugün yöneticilerin kamuoyuna ve hatta hukuka ilişkin diklendikleri mecra da budur. Buna rağmen mevzuat, her zaman yöneticilerin arzularına göre işlemez. Bunun bir de hukuk yolu vardır, yani konuya bahis olan hususlarda İdari Mahkemeler var. Yerel yönetimlerin aldığı kararlara buralarda itiraz edilebiliniyor. İdari Mahkemeler, itiraz edilen konulara daha  geniş kapsamda, tabii ki  mevzuatı da içine alacak şekilde değerlendirme yapabiliyor. Mesela, bir belediye başkanının ya da meclisinin  belediyeye ait yani hepimize ait bir arsanın satış kararında; belediye, satış sonunda kasasına girecek paraya bakarken (diğer ayrıntılara hiç girmeyeyim!), idari yargı görevi ve sorumluluğu gereği bu satışın yaratacağı tüm etkileri ( yakın çevrede yaşayanlardan, tüm kent yaşamına dahil olanlara olan doğrudan etkilerini, çevreye, doğal yaşama, kent yaşamına dolaylı ve doğrudan etkileri gibi pek çok unsuru, dikkate alarak hareket eder.)
    Çok daha uzatılabilir ama burada keselim ve  gelelim Atakum’a. 
    Kurupelit Marina, uzunca zamandır Samsun ve Atakum’un gündeminde. 
    Neden?
    Yıllarca süren ve milyonlar harcanan Kurupelit Marina, doldurulmaya, yakınına berisine hem de denizin tam da kenarına betonlaşmanın önü açılmaya çalışılıyor. Belediyeye yani hepimize ait  olan Kurupelit İtfaiye alanı imar değişikliği yapılarak  ve satışa çıkarılmak suretiyle sahil  tahribatı daha vahim bir noktaya taşınıyor.
    Bugüne kadar Büyükşehir Belediyesi ve Başkanının bu tasarruflarına karşı oluşan kamuoyu çerçevesinde  İdari Mahkemeye iki kez dava açılmış ve mahkeme belediyenin aldığı karara ilişkin yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Özetle mahkeme belediyenin kasasına girecek paraya nazaran diğer karşı unsurları haklı görmüştür.
    Ancak görünen o ki, mahkemeye rağmen verilen kararın etrafından dolanılacak şekilde çalışmalar devam ediyor, ilaveten şimdi de bahsi geçen İtfaye alanının satışına ilişkin girişimler hızlandırılıyor.
    Kurupelit Marina ve çevresiyle ilgili fazla bir söz söylemeye gerek olduğunu sanmıyorum. Nitekim Kurupelit Marina, bu şehirde yaşayan her bireyin ailesiyle gezip dolaşabildiği, rahat bir nefes alabildiği  inanılmaz keyifli ve o derecede değerli bir lokalizasyon.  Aynı zamanda Atakum’da kamuya ait elde kalan nadir alanlardan biri burası ve mutlaka geleceğe ilişkin miras olarak da çocuklarımıza bırakılmalıdır. 
    Eskiden DSİ kampı olan alanın yanı, şimdi AVM yapıldı, Kültür Sanat Merkezi olan alan şükürler olsun son anda kamunun elinde kaldı.  Metorolojinin yanındaki  kamu alanında ise inşaat devam ediyor.  Yani Atatürk Bulvarı ile sahil arasında kalan kamu alanları, bir bir elimizden gitti, gidiyor. 
    Kurupelit Marina Dayanışması, Samsun ve Atakum’daki  yaşanan sorunu yöneticilere aktarmaya, meramını anlatmaya çalışıyor.
    Hakimler, hukukun gereğine Türk milleti adına karar veriyor.
    Şehrin en tepesindeki yerel yöneticisi  ise  eleştirileri “ Karşı zihniyet” olarak görmekte ısrarlı haliyle “Yargı bize karışamaz!” diyor.
    Diğer taraftan son bir hafta içinde yaşadığımız su baskınları, Samsun için  asıl yapılması gerekenleri kent yöneticilerine işaret ediyor. 
    Takdir sizlerin...