Yoksullukla boğuşan emekli meydanlara inerek taleplerini bir kez daha haykırdı.
Yurdun çeşitli illerinde kendilerine layık görülen 10 bin TL ile geçinemediklerini, insanca yaşanabilir aylık istemlerini dile getiren dar ve sabit gelirli kitle, ucuz et kuyruğunda saatlerce beklemelerine ağlayarak isyan etti.
Yaptıkları açıklamada TÜİK’e göre kişi başı gelirin 13 bin 110 dolar olduğunu, mevcut dolar kuruyla aylık 34 bin 944 TL’ye denk geldiğini, buna karşın 10 milyon emeklinin en düşük 10 bin TL aylık geçinmeye çalıştığını belirttiler. TÜİK verisine göre kişi başı gelir 34 bin 944 TL ise bu durumda emeklinin 24 bin 944 TL kaybı var demektir. 
Her hali ile dert küpü milyonlarca gariban, Ramazan ayında temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için zorlanıyor. Anketler 16 milyon emekliden yüzde 86’sının düşük aylıkla geçinemediğini ortaya koyuyor. 2 milyona yakın emekli, ileri yaşlarına rağmen ikinci işte çalışmaya devam ediyor. 
Seçim öncesi seyyanen zam ve ikramiyelere hatırı sayılır oranda artış beklediler. Ancak talepleri  “bütçe elvermiyor” denilerek karşılık bulmadı. 3 bin TL bayram ikramiyesi ile yetinmek zorunda kaldılar. Bu para bayramlık gereksinimlerin ne kadarını karşılar Allah aşkına.
Emekli aylıklarına 6 ayda bir TÜFE oranında yansıtılan zam yeterli olmuyor, hissedilen enflasyon ve çarşı-pazar fiyatlarının oldukça altında kalıyor. Hali ile pahalılık altında inim inim inleyen milyonların isyanına yol açıyor.
2008 yılı ekim ayında yürürlüğe giren ve emeklilik yaşını 65’e yükselten 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası yasası uyarınca aylık bağlama oranı yüzde 70’lerden yüzde 30’lara düşürüldü. Bu tarihten sonra bağlanan aylıklara büyümeden yüzde 30 oranında pay yansıtılıyor. Hali ile düşük tutarlı aylıklar oluşuyor. Yasada öyle bir çelişki var ki ne denli uzun süre çalışılırsa ileride bağlanacak aylıklar da o denli düşük oluyor.
Aynı primi ödemelerine ve çalışma sürelerine karşın SSK ve Bağ-Kur emekli aylıkları arasında derin fark mevcut. 2000 öncesi emekli olanlara yönelik intibak yasası çıkarılmasına karşın, 2000 sonrası emekliler bu haktan yoksun bırakıldı. Yeni intibak yasasının hayata geçirilmemesinden ötürü 2000 sonrası emekliler daha düşük aylık alıyor.
Emeklilerin 10 bin TL aylık yerine Avrupalılar gibi insani yaşam koşullarına kavuşabilmeleri için soysal güvenlik sistemi baştan aşağıya ele alınmalı. Aylık bağlama oranının yeniden yükseltilmesi, büyümeden verilen payın artırılması kaçınılmaz. Tabii 2000 sonrası emeklileri kapsayacak intibak yasasının bir an önce çıkarılması da şart.
Sosyal güvenlik sisteminde reform yapılmaz, hayat pahalılığı önlenemezse aylıklara TÜFE oranında zam yansıtmak emeklinin isyanını dindirmez. Elbette yüksek enflasyonun da dizginlenmesi gerekli. Mevcut koşullarda aylıklara 10 bin TL zam yapılsa bile can yakan, cepleri boşaltan hayat pahalılığı önlenemediği sürece emekliye yetmez. Zira bir cebe giren diğer cepten fazlasıyla çıkıyor.
Seçimin ardından iğneden ipliğe yağmur gibi gelecek zamlar 10 bin TL tutarındaki en düşük aylığı iyiden iyiye pula çevirecek. Temmuza dek ne yapar ne eder emekli, dul, yetim, küçük esnaf ve çiftçi?