Eğitim Danışmanı - Yazar Bilsen Şahin Kanal S ekranlarında sınav dönemi ile ilgili açıklamalarda bulundu. "Ders çalışma hazırlığı nasıl yapılmalı?",  "Sınav stresiyle nasıl baş edilir?", "Mezuna kalmak doğru mu?" soruları yanıt buldu.

Öğretmenlik öğretirken öğrenebilmektir aslında. Bende öğrencilerimden çok şey öğrendim. Onlar benden öğrendi ama bende hepsinden ayrı bir deneyim kazandım. Eğitimci kadınlar derneğinde yönetimindeyim. TEMA'da da il yönetimindeyim. Bu şekilde çalışmalarımız gönüllülük esasında devam ediyor. Seve seve gönülden gelerek bunu yapıyoruz. Hem öğretmenliğimde edindiğim tecrübe hem aldığım eğitimler kendi çocuğumu yetiştirirken edindiğim tecrübeler hepsini kitapta toparladım arkasından seminerler oldu. Seminerleri gönüllü veriyorum. Fırsat bulduğum her zaman davet edildiğim her okulu kırmadan gitmeye çalışıyorum çünkü bir paylaşım yapıyoruz gerçekler sadece bilimsel bilgi değil bunu deneyimle pratik bilgilerle paylaşıyoruz. Böyle olunca daha etkili olduğunu düşünüyorum. Bende farklı bir yüz olarak böyle yapmaya çalışıyorum. Bana göre bende bilgimin zekâtını bu şekilde verdiğimi düşünüyorum.

Ders çalışma hazırlığı nasıl yapılmalı?

Çocukluk dönemi çok önemli bütün bilimsel çalışmalar göstermiş ki 0-3 yaş arası beyin gelişiminin en hızlı olduğu dönem 0-5 yaşta beyin gelişiminin %95'i tamamlanıyor. 0-5 yaş arasında çocuğa ne verilirse o kalıcı oluyor. Çocukken aldığımız her şey o yüzden hep diyoruz eğitim ailede başlar ve aile her şeyin temelidir. İlk öğretmenler anne ve babalar oluyor. Evde ne varsa çocuğa o geçiyor huzurda, öfkede, streste her şey geçiyor.

"Davranışlarımızı kader haline dönüştürdüğümüz yer çocukluğumuzdur."

Orada bazı öğrendiğimiz davranışlar bilinçaltına yerleşiyor bize yerleşiyor ve zamanla alışkanlık haline getiriyoruz. Çocuklukta söylenilen küçük bir şey ve ya bir söz çok önemli değil gibi geliyor fakat o sözcük birkaç defa tekrar edince karşımızdaki bilinçaltına yerleşiyor. Şimdi bilinçaltı ile bilinç üstü aynı değil. Bilinçaltı her şeyi altta saklıyor biz onun farkında dahi olmuyoruz. Örneğin ne kadar çalışkansınız dendiği zamanda aynı şey bütün bunlar farkında olmadan bizim hayatımıza yön veriyor. Bir çocuğa ne kadar çalışkansın ne kadar gayretli dendiği zaman birkaç kere de tekrar edildiğini düşünün ve bu çocuk bundan dolayı takdir alıyor. Bu çocuk bundan sonra artık çalışmanın önemli olduğuna kanaat veriyor ama farkında değil. Her bir işe başladığında büyük bir gayretle çalışıyor, sonuca ulaşmaya çalışıyor biliyor ki çalışmak önemli ama bir başka çocuğa çok zekisin denilirse ben zaten çok zekiyim çalışmama gerek yok ki düşüncesi de bilinçaltına yerleşiyor. O çocuk aslında çok zeki olduğu halde çalışmaya ihtiyaç duymadığı için istediği başarıyı yakalayamıyor. Oysa başarıda çalışmak gayret etmek amaçlı olmak önemlidir. Zekâ tabi ki var ama normalde düzeyde bir çocuk bunu zaten yapabilir çalıştıktan, gayret ettikten sonra ve tabi ki bir hedefi amacı olduktan sonra bunu yapabilecek durumda.

Çocuğu başarısından ötürü ödüllendirirken de sözlü ödüllendirmelerde çocuğun gayretine vurgu yapılmalıdır. Benim kızım var ve başarılıydı ben çevreme bakıyorum çocuk 1. sınıfı başarılı ile geçiyor hediyeler alınıyor falan ama bizde hiç böyle bir şey olmuyor. Çocuk 2,3 de başarılı eşime dedim ki çocuğa bir karne hediyesi alalım eşim "benim için mi okuyor kendisi için okuyor işte" dedi evet dedim. Hediye falan almadık. Süreçte böyle ilerliyor. Orada ince ama keskin bir çizgi var. Biz çocuğun başarısına şart koşarsak hedef başarıdan çok hediye oluyor. Çocuğa çok gayretlisin, çalışınca oluyor gibi sözcüklerde de başarılı hedeflenmiş oluyor.

Bugün günümüzde 20'li-25'li yaşlar büyük bir kısmı kendi odası vardı. Bugün 30 ve üstü yaş grubunun kendi odası olan nadirdir. Şimdi ben veli seminerlerine gittiğim zaman karşıma şu çıkıyor, hocam bize kimse çalış demedi odamızda yoktu sobalı evlerde büyüdük ama hep çalıştık şimdiki çocuklara her türlü imkânı veriyoruz ama buna rağmen istediğimiz başarı yok ya da çalışmıyor. Burada çocuğun gayretten ziyade amaçlı olması çok daha önemlidir. Velilere önerim, gözlerinizi kapatın ve kendi çocukluğunuzu hayal edin kendi çocukluğunuz nasıldı biz mahallemizdeki okula giderdik okula gittiğimiz zaman bakkal amcanın oğlu, Ayşe teyzenin kızı bütün mahalle oradaydık ve hepsini tanıyorduk okulumuzun çevresinde bir duvar yoktu istediğimiz gibi oynuyorduk okul dışında da devam ediyorduk. Şimdi böyle bir ortamda biz alt sınıfı da üst sınıfı da tanıyorduk şimdi döneme bakalım diyoruz çocuk apartmanda çok az arkadaşı varsa ne mutlu gittiği okulda kimseyi tanımıyor servisle gidiyor okulda duvar var güvenlik var ve çocuk yabancı bir yere gidiyor hem okula hem insanlara hem de çevreye yabancı tamamen yabancı bir ortama gidiyor. Bu çocuk bir de evde stabil yaşıyor. Bu durumda çocuk okula gittiğinde kendini çok yalnız hissediyor. Böyle olunca da çocuk okuldan çok büyük keyif almıyor. Ben bununla ilgili diğer kitabımda çok belirttim çocuğun okula alışması için neler yapması gerektiği gibi. Çocuk okula zaten çok ılımlı başlamıyor. Ilımlı başlamadığı bir yerde de çalışmakta zor geliyor. Günümüz koşulları düşünelim teknoloji anne baba ve eğitimin rakibi durumunda doğru kullanıldığı takdir de dostu da olabilir fakat doğru kullanılmadığında çocuklarda bağımlılık yapıyor. Akran zorbalığı çok ilerledi. Akran zorbalığının bu kadar ilerlemesinde ekranın payı çok büyük. Bizlerin çocukluğunda Şeker Kız Candy vardı, Heidi vardı falan bunlarda hep sevgi anlatılırdı onun etrafındaki seyirci kitlesi ezileni korumaya çalışılıyordu aslında alt mesajında hep akran zorbalığının yanlış olduğu yansıtılıyordu. Ama şimdi bazı çizgi filmlerde neler yapıyor akranına sırf sevmediği için çeteleşiyor ona göre tavır alıyor onu böyle rezil edecek her şeyi yapıyor falan ve bu öyle bir hale geldi ki çocuklar bunu normal karşılamaya başladı. Çocukların izlediği çizgi filmler masumdur zannediyoruz çoğu zaman ama onları önce biz anne baba olarak kontrol etmeliyiz. Çocuk bu kadar caydırıcı arasında ders çalışmak haklı olarak ağır geliyor. Bütün bunların temeli ilkokulda atılıyor. Ders çalışma alışkanlığı çocuğun sorumluluğu almasıdır. Ders sorumluluğu, öğrenci sorumluluğunu almasıdır. Eve geliyoruz, önümüzde televizyon elimizde telefon çocuk bunu görüyor. İş yok yani normal olan bu herkes dinlenmede bu bir psikolojide aynalama tekniğidir zaten aynalama çok önemlidir. Çocukta kendisini aylanıyor ailem böyle normal olan bu.

Sınav stresiyle nasıl baş edilir?

Sınav stresi neden oluyor? Sınava yüklenen anlam çok büyüdü artık. Çocukların soru çözümü veya konu eksikliği varsa bunlar sınav stresine neden olabiliyor. Bir başka konuda özgüven eksikliği çocukta eğer bir özgüven eksikliği varsa bu sınav stresine en büyük etkenlerden bir tanesi. Sınav stresini yenmenin en büyük etkeni çalışmak ve konuları çok iyi bilmekten geçiyor.

Hiç çalışmayan öğrenci rahat oluyor çünkü bir beklentisi yok bu sene olmasa seneye, seneye olmazsan ondan sonraki seneye diyor. Beklenti ailede çok yüksekse çocuğa karşı okulda çok yüksekse ve çocukta da öyle bir ruh hali strese yatkınlıkta varsa, o çocuk çok ciddi stres yaşıyor. Bunu yenmenin en iyi yolu da konulara iyi çalışmak, iyi denemeler çözebilmek, iyi dememin altında yatan şey yanlış yaptığı sorunun konu tekrarı, soruyu tekrar çözmeye çalışmak ve yapamadıysa öğretmeninde ipucu isteyecek, direk hocam şu nedir? Değil. Bizde böyle bir hazır bulunuşluk var.

Biz beyin temelli öğrenmeyi biliyorsak eğer kâğıda yazmayacağız. Birinci soruyu çözdük direk optiğe işaretleyeceğiz. O işaretlemenin anlamı şu aslında benim bu soruyla işim bitti. Eğer soruyu çözemedik ve sonra döneceksek soruyu daire içerisine almalıyız. Soruyu çözüp cevabını işaretlediğimizde beynimizi diğer soruya hazırlıyoruz. Ben bu öğrenciliğimde hep yaptım tabi ki bilinçli olarak yapmadım. Kimsede bana böyle bir yol göstermedi. Beyin temeli öğrenmeyi öğrendiğim zaman anladım ki orada biz noktayı koyarak aslında o soruyla ilişiğimizi kesiyoruz, tamamen diğer soruya odaklanıyoruz.

Mezuna kalmak doğru mu?

İlk senenin günahı olmaz diyelim. Ben hep şunu söylerim özel çalıştığım öğrencilerde sınav stresi aslında ilk başta olmuyor ama sonraki senelerde stres başlıyor çünkü 2. 3. girişiniz belki 4 ciddi anlamda bir stres o zaman. Kendi gayretinizle ilk sene çok çalışın ama şartları görüyoruz bu sene böyle talihsiz bir olay yaşandı deprem şimdi burada tabi ki kişinin kendi elinde olmayan şartlar var. Kendini biliyor elinden gelenide yapabilir ama o şart onu çok etkilemiş olabilir çünkü ciddi travma bunlar. Bu durumlarda mezuna bırakabilir ama biz normalde o zaman gayret etsin öğrenci ve devam ettirsin. Hayat geçiyor, her sene aslında biraz daha yoruluyoruz ve yapılan araştırmalarda şunu göstermiş ilk sene sınava giren öğrencinin aldığı puan çok gayretli olursa ikinci sene yükseliyor ve sıralaması da yükseliyor. Eğer çok gayreti yoksa maalesef aşağıya bile düşebiliyor sıralaması bunlar önemli şeyler. Heyecanı bastırmak için nefes egzersizi yapılabilir en çok bildikleri dersten başlamalarını öneriyorum.

Kitabın içeriği nedir?

Sınav senden korksun kitabında bazı kısımlar boş sizin doldurabilmeniz için. Hedef belirleme de ve bir şey öğrenmede yazmanın gücü bambaşka çünkü yazdığımız zaman başparmağımızda ki sinirler beyne direk etki ediyor ve onu bize hatırlatıyor. Kodlamamıza nede oluyor. Kitap hedef belirmeden başlayarak sınav anında neler yapacağınıza dair bütün her şey adım adım anlatıyorum kitapta.

SAMSUN HABER İLE İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN.