Türkiye’de ortalama ücret haline gelen asgari ücrette yapılacak artış, işçi ve patronlar tarafından merakla bekleniyor.  
Milyonlarca emekçi yeni yılda eline geçecek zamlı ücretin, işveren de maliyetlerin hesabını yapıyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun saptayacağı yeni ücretle birlikte, çalışma yaşamında birçok ödemeler de artacak. 
Asgari ücret, Türkiye’de 1951- 1967 yılları arasında yerel düzeyde ekonomik ve sosyal farklılıklar dikkate alınarak belirlendi. 1967- 1974 yıllarında bölgesel, 1969-1973’te yalnızca sanayi için, 1979 yılında ise tarım ve orman kesimi için de saptandı. 
1974’te ulusal düzeyde tespit edilen asgari ücret, 2013 yılı sonuna dek 16 yaş altı ve 16 yaş üstü olarak, 2014 yılından itibaren ise ülke düzeyinde tek tip olarak belirlendi.
Bazı patronlar, asgari ücretin yeniden bölgesel düzeyde olması için talepte bulunsa dahi günümüz koşullarında hayata geçmesi olanaksız görünüyor. İstemin karşılık bulabilmesi için yasal ve hukuksal değişiklik gerekiyor. Lakin siyasi iradenin bu yönde eğiliminin olmadığı belli.
Özel sektör ağırlıklı tüm işkollarında asgari ücret ortalama ücret haline geldi.  Düşük zam politikasından ötürü sendikasız ve kayıt dışı istihdamın egemen olduğu işyerlerinde asgari ücret temel ücret oldu. Bir anlamda herkes asgari ücretli. Asgari ücret ile ortalama ücret makası giderek kapanıyor. Türkiye, asgari ücretiler toplumuna dönüştü. Yapılan araştırmalar savı  kanıtlıyor. Kocaeli Üniversitesi Siyaset Fakültesi Çalışma Ekonomisi Bölümü Öğretim  Üyesi Prof. Dr. Aziz Çelik’in yaptığı araştırmaya göre, asgari ücret 2012 yılında brüt ortalama ücretin yüzde 44’i düzeyinde iken 2020 yılında yüzde 73’üne ulaştı.
Aynı süreçte asgari ücret yüzde 79 oranında artarken ortalama ücret salt yüzde 30 oranında yükseldi. Asgari ücretin dışında kalan emek gelirleri daha az artıyor. “Asgari ücret tuzağı” diye nitelendirilen konumundan ötürü Türkiye, asgari ücretliler ülkesi haline dönüştü.
Asgari ücret iddia edildiği gibi genel ücret düzeyini yükselten değil, ücretleri kendine doğru çeken duruma geldi.
2002-2022 yılları arasında en çok artış asgari ücrette gerçekleşti. 20 yıllık süreçte asgari ücret 30 kat artmasına karşın, ortalama memur maaşı 16 kat, ortalama kamu işçi ücreti 13 kat, ortalama işçi ve esnaf emekli aylığı 16 kat, ortalama memur emekli maaşı da 13 kat arttı.
Milli gelir bölüşümü ve soysal güvenliğe dek pek çok alanda emeğin durumu kötüleşti. Asgari ücretli yaklaşık 10 milyon emekçinin neredeyse tümü sendika üyesi değil. Sendikalı olmadığından komisyondan çıkan zamla yetinmek zorunda kalıyor.
Son iki yılda emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 37’lerden yüzde 26’ya gerilerken, sermaye kesiminin payı ise yüzde 60’lara kadar çıktı. Sürdürülen ekonomik politikanın emekçinin, emeklinin, esnaf, çiftçi, dul ve yetimin zararına, belli sermaye grubunun yararına olduğu net olarak görülüyor.
Parası olan kazanıyor, emeği ile geçinenler yitiriyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda Türk-İş heyetinde yer alan emekçi Hatice Akgedik’in vurguladığı gibi asgari ücretli kilosu 400 TL’ye ulaşan peynire küstü ve alamıyor. Daha fazla söze ne gerek var. Her şeyi anlatıyor...