Samsunspor üç maçını üst üste kendi sahasında oynadı.
Önce Antalyaspor’u evinde ağırlayan Samsunspor, bu maçtan 2-1 mağlup ayrılmıştı.
Peşinden erteleme maçı olan Kasımpaşa ile yine evinde oynayan Samsunspor, bu maçta da bir puanla yetinebildi.
Evindeki üçüncü maçta Fatih Karagümrük’ü konuk eden Samsunspor adeta öldü öldü dirildi.

İlk yarıda kötü bir Samsunspor izledik.
Coulibaly, Musaba, Ndiaye, Ntcham, Satka, Yunus Emre… Velhasıl birkaç kişi haricinde Samsunspor ilk yarıda döküldü.
Futbol kolektif bir oyun, yani takım oyunu.
Topu ayağına alan ne bir pas ne taktik… Velhasıl çalım yaparak topu ya rakibe ya da kargalara atarak ilk yarıyı bitirdik.
Samsunspor ilk yarıda rezalet bir futbol izletti bizlere…

İkinci yarıya sahada bambaşka bir Samsunspor vardı.
Kanatları iyi kullanan, final paslarını iyi yapan, ikinci ve üçüncü bölgelerdeki geçişleri iyi yapan, isabetli pas ve oyunun ekip olduğunu bilen futbolcular sahadaydı.
İlk yarının en kötülerinden Ndiaye ve Musaba maçı kurtaran adamlardı.

Demek oluyor ki; futbolun takım oyunu olduğunu bilmek gerekiyor.
Sahada kişisel egolarınızı tatmin etmeyeceksiniz.
Samsunspor’un en büyük zaaflarından biri de rakip kaleye şut atamaması.
Dikkat çeken bir konu da ilk golleri genelde Samsunspor yiyor.
Samsunspor maça iyi başlayamıyor.

Teknik patron, “Genelde sakin bir adamım” deyip de “Soyunma odasında sesimi yükselttim” demesi, takımın ateşlenmesine neden mi olmuş?
Arada bir sesimizi yükseltmemiz gerekiyormuş.
Hocam, keşke diğer maçlarda da sesinizi yükseltseydiniz.

Samsunspor, Samsunspor gibi oynadığında hem göze hoş gelen bir futbol izliyoruz hem de maçı rahat kazanabiliyor.
90+2’de gelen Musaba’nın golü gibi...
Bu gol Samsunspor’a can suyu verdi.
Bu gol sadece bu maçı kazanmak içindi.

Hem Avrupa hem lig, zor haftalar geliyor…
Önümüzdeki müsabakalar için önlemlerin alınması gerekir.
Daha takım olmadık ama olma yolundayız.