İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Mahmut Sami Şen, troidin boyut olarak küçük ama vücudumuz için çok önemli bir organ olduğunu belirterek, üretilen hormon seviyesinin bozulmasının çeşitli hastalıklara yol açtığını söyledi. Samsun'un dezavantajlı bir kent olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Şen, iyotun tirod için önemine değindi.

BELİRTİLERİ ANLATTI

Uzm. Dr. Mahmut Sami Şen, Kanal S ekranlarında Gürkan Sarıkaya'nın sunduğu Günaydın Samsun programının konuğu olarak troid hastalıkları konusunda bilgiler verdi. Troidin yavaş ve hızlı çalıştığında farklı semptomların ortaya çıktığını kaydeden Şen, "Tiroidin yavaş çalıştığı durumlara 'Hipotiroidi', hızlı çalıştığı durumlara 'Hipertiroidi' isimlerini veriyoruz. Yavaş çalışma durumlarında hastalar kendileri bize geliyorlar zaten. Bunun yüzde 90’ı sebebinin tiroit olduğunu bilmeden geliyor. Hasta geldiği zaman genellikle en sık duyduğumuz şikayet halsizlik oluyor. Halsizlik, yorgunluk, kilo alma, bağırsak problemleri, saç dökülmeleri buna benzer birçok şikayet alıyoruz. Tiroid hormonu eğer yetersiz kalırsa vücutta enerjisiz kalmış gibi bir semptom ortaya çıkar. Enerji dönüşümünde çok önemli bu tiroit hormonları. Enerjimiz azalıyor, yorgunluklar başlıyor, bağırsak düzenimiz bozulabiliyor, kilo almalar olabiliyor. Tiroid fazla çalışırsa bu sefer daha hızlı bir metabolizma oluşuyor. Bizim sanki metabolizmamızın hızını ayarlayan hormon bu. Kısaca böyle akılda kalabilir. Daha hızlı çalışıyor metabolizmamız, bağırsaklarımız, kalbimiz. Tiroid az çalıştığı durumlarda nabız düşüyorken tiroid fazla çalıştığı zaman nabzınız çok yükseliyor. Birisinde düşük olduğu zaman soğuğa karşı tahammülsüzlük varken fazla çalıştığı zaman sıcağa karşı tahammülsüzlük var. Yüzde 90 zıt semptomlar ortaya çıkıyor" dedi.

"GEBELİK DÖNEMİNDE TAKİBE BAŞLANIYOR"

Troidin bozuk olması durumlarının yaşamsal ve beyin fonksiyonları etkilediğini ifade eden Şen, "Tiroidin bozuk olduğu durumlarda bizim uzun vadede yaşamsal fonksiyonlarımızı özellikle beyin yapımızı çok etkileyen bir hormon bu. Düşük olduğu durumlarda özellikle zekada, öğrenmede, kavramada çok önemli aksaklıklar oluyor. Özellikle küçük yaşlarda, okul çağında bir çocuğun tiroid hormonları düşük diye farz edelim. Bu çocuğun dersleri anlaması mümkün değil. Anlayamıyor, öğrenemiyor. Çünkü hipotiroidi ciddi anlamda zekayı etkileyen bir durum. O yüzden hatta çocuklarda, hatta gebelik döneminde bunun takibine  başlanıyor" diye konuştu. 

"NODÜLÜ OLANLAR DÜZENLİ TAKİP EDİLMELİ"

Tiroid nodülünden de bahseden Şen, "Nodülü çok fazla duyarız ama çoğunlukla çok tehlikeli bir durum anlamına gelmez. Bu nodül çoğu insanda var. Çoğu insanda da zararsız ama takip edilmesi lazım. Hastaya 6 ay sonra bu nodülü görelim dediğimiz zaman bunda bir sebebi bir değeri olduğunu mutlaka bilsinler. Gerçekten 6 ay sonra o kontrol ultrasonunu yaptırsınlar. Bu şekilde bizim kontrol önerimize uymayıp 'Nodülden bir şey olmaz' gibi bir algıya kapılıp çok geç kalındığı durumlarda olabiliyor. Bu ilgisizlik bu duyarsızlık olmasın. Bizim önerimize uyulsun." ifadelerini kullandı.

" SIFIR TUZU ÖNERMİYORUZ"

İyotun öneminden de bahseden Şen şunları söyledi: "İyot bizim T3, T4 olarak bahsettiğimiz tiroid bezimizin ürettiği hormonların temel taşıdır. Yani iyot isimli bir element var. Biliyoruz, kimya derslerinden belki hatırlarız. Bu iyot isimli element olmadan tiroid hormonu üretilemiyor. Biz bunu bir şekilde almak zorundayız. Nasıl demir olmadığı durumlarda kan üretemiyoruz. İyotta burada hammadde oluyor. İyot olmazsa haliyle hormon üretimi olmuyor. Samsun, Ordu, Giresun hattı bu konularda maalesef biraz dezavantajlı. Gerek toprağın iyottan fakir olması, gerekse de beslenme alışkanlıklarımız. İyotlu tuz meselesi bu yüzden çok önemli. Mutlaka tuzumuzun iyotlanmış olması gerekiyor. Burada maalesef bazı bilgi kirlilikleri de var. Oranın tuzu, buranın tuzu çok meşhurmuş gibi  farklı tuzlarla beslenmeye teşvik ediliyor halkımız. Bu tuzların içerisinde değerli mineraller olabilir. Ama içinde iyot yok. Zaten biz bölge olarak dezavantajlı bir bölgeyiz. Biz bunlara kanıp da iyotlu tuzu terk edersek bu sefer tiroidimizi zor durumda bırakmış olacağız. Kısacası iyotlu tuz çok çok değerli. Mutlaka tuzumuzun iyotlu olması lazım. İyotlu olarak satın aldığımız tuzun kullanım anına kadar güneş görmemesi gerekiyor. Mutlaka kapalı kaplarda muhafaza edilmesi lazım. Sıfır tuzla beslenme gibi bir hataya bazen düşülebiliyor. Tuzun fazlası zararlı ama biz sıfır tuzu önermiyoruz. Böyle yanlış anlaşılmalara bazen sebep olabiliyoruz. Günlük almamız gereken tuzu bir şekilde almalıyız. Aşırı tuz tüketimi bize zarar verir. Damarlarımızı yorar. Günlük 6 ila 8 gram ihtiyacımız olan tuz."

ELVAN İLHAN

SAMSUN HABER İLE İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN.

Muhabir: Rahşan Çelik