Bugün, “Dünya Çevre Sorunları Günü”... Ne yazık ki Türkiye, çevreyi, yeşil doğayı ve denizleri koruma sınavında sınıfta kaldı. Yılların kirliliği, sanayi atıkları, çevresinde sıralanan fabrikaların yoğunlukta olduğu İstanbul, Kocaeli, Bursa ile birlikte beş kentin kanalizasyonları, bir zamanlar açık mavi temiz suyu ile övünülen Marmara Denizi’ni tüketti. Son günlerde suyun dibi ve yüzeyini kaplayan deniz salyası, Marmara Denizi’nin can çekişini gözler önüne serdi. Oksijen yokluğundan ölen balıkların görüntüleri içler acısıydı. Yılların ihmalkarlığı, bilim insanlarının uyarılarının dikkate alınmaması; iç deniz Marmara’yı adeta ölü denize dönüştürdü. Ege ve Akdeniz’i de aynı son bekliyor. Hatta, Marmara Denizi’nin oksijeni ile hayat bulan Karadeniz’in bile ölebileceğine dikkat çekiliyor. Dileğimiz, yapılacak çalışmalarla Marmara Denizi’nin eski haline dönmesi. Çevre tahribatının en çok yaşandığı bölgelerin başında Karadeniz geliyor. Bilindiği üzere Rize’nin İkizdere İlçesi İşkencedere’de açılan taşocağına karşı yöre halkı günlerdir direniyor. Yıllardır iç içe oldukları, ekmeğini aşını çıkardıkları doğanın talan edilmesine karşı çıkmalarına karşın, kıyım sürüyor, ağaçlar kesiliyor. İyidere Lojistik Limanı yapımında kullanılacak kayalar için İşkencedere’de açılan taşocağı, onarılamayacak tahribat yaratacak. Günlerdir bu yöndeki kaygılarını dile getirmelerine, eylem yapmalarına rağmen köylüleri ne dinleyen ne dikkate alan var... Deniz suyuna dayanıklı bazalt kaya çıkarma gerekçesiyle güzelim doğa mahvoluyor, ağaçlar birer birer yıkılıyor. Bölgede tahribata uğrayan, asırlık ağaçları yerle bir edilen yeşilin böğrüne hançer indirilen çok sayıda yerleşim birimi var. Turizm ve sanayi yatırımı adı altında ormanlık alanların imara açılması, zararsız olduğu öne sürülen biyokütle santralinin yeşil ovanın ortasına kondurulması, modern katı atık tesisi olduğu savunulan çöplüğün şırıl şırıl akan derenin içine kondurulması, mantar gibi türeyen, önü alınamayan hidroelektrik santrallerin her akarsuyun üzerine inşa edilmesi Karadeniz’e yapılan işkencelerin en yalın örneği... Fatsa’nın tek yeşil alanı olarak kalan Çerkezler Tepesi, imara açıldı. Belediyenin burada turistik amaçlı tesisler yapacağı belirtiliyor. Ağaç kesimleri başladı bile. Yine Fatsa’nın Bahçeler Mahallesi'nde yıllardır siyanürle altın çıkarılıyor. Bölgedeki fındık ağaçları kurudu, çiftçi zehir soluyor... Çarşamba Ovası’na kurulacak, doğaya zarar vermeyeceği ileri sürülen biyokütle enerji santralinin yapımı sürüyor. Ülke tarımının göz bebeği ovalarından biri olan buraya bu tesisi yapmak, hangi aklın ürünü anlamak olası değil. Kavak’ta içme suyunun karşılandığı bölgede siyanürle altın çıkarma işlemi, köylüleri isyan ettiriyor. Doğayı, çevreyi, ormanı, ovayı, denizi koruyamayarak sınıfta kaldık...