Ülke kalkınmasında öncü rol oynayan Türkiye Cumhuriyeti’nin gözde kurumları birer birer elden çıkarılıyor. Siyasi irade özelleştirmelere olanca hızıyla devam ediyor. 2021 yılında 413 milyon dolarlık özelleştirme gerçekleştirildi. CHP’nin hazırladığı ekonomi raporuna göre, geçen yıl yapılan satışların 187.2 milyon dolarla en büyük bölümünü taşınmazlar oluşturdu. 175 milyon dolarlık kısmı da işletme-tesis satışlarından kaynaklandı. 2021 yılındaki uygulamalarla birlikte 1985 yılından bu yana 70.8 milyar dolarlık özelleştirme gerçekleştirildi. 62.7 milyar dolarlık bölümü AKP döneminde yapıldı. Turgut Özal ile başlayıp, Tansu Çiller ve AKP dönemlerinde süren devlet kurumlarının özel sektöre satışı sonunda çok sayıda işçi kıdem tazminatları ödenerek işten çıkarıldı. Kamu kurumları satışına bu yıl da devam edilecek. 2022 yılı bütçesinin gerekçesinde “Özelleştirmeler yolu ile devletin kamusal fayda taşımayan üretimdeki payının azaltılması sürdürülecek” denilerek özelleştirme uygulamalarının tam gaz süreceğinin işareti verildi. Kamu mallarını sata sata bitiremediler. 1985 yılında başlayan özelleştirme kapsamında Türk Telekom, TÜPRAŞ, Erdemir, Petkim, TEKEL, Sümerbank, Bedaş, Ayedaş gibi yüzlerce kamu kurumu ve kuruluşları dış borçların ödenmesi, hazineye kaynak yaratma adına elden çıkarıldı. Oysa bu kurumlar zarar ettirmiyor, devlete kar sağlıyordu. TEKEL, TÜPRAŞ, Erdemir, Petkim gibi kuruluşlar satıldıktan sonra kar üzerine kar ederek değerini katladı. Türk Telekom, TÜPRAŞ, Elektrik Santralleri, Barajlar, Seydişehir Alüminyum, Sümerbank, TEKEL ve diğer kurumlar, “zarar ediyor, devlet ayakkabı, basma üretmez, içki satmaz” gibi söylemlerle piyasa değerinin altında fiyatlarla sözüm ona özelleştirildi. Bu fabrikaları satın alanlar üç- beş yıl sonra ödediklerinin çok üzerinde rakamlarla, büyük karlarla başkalarına devretti. Cumhuriyetle yaşıt bu kuruluşlar kamunun elinde kalsa, devlet kazansa, istihdam olanağı yaratılsa fena mı olurdu? Özelleştirme gelirleri, iç ve dış borç ödemelerinde kullanılmak üzere Hazine’nin hesaplarına aktarıldı. Yine de iç ve dış borç azalmadı. Özelleştirmenin yarattığı olumsuz sonuçlar, Isparta’da yaşanan uzun süreli elektrik kesintisi örneğinde bir kez daha görüldü. 21 elektrik dağıtım bölgesinin tümü özelleştirildi. Satın alan şirketlerin mevcut hatları yenilemediği Isparta’nın karanlıkta kalmasıyla ortaya çıktı. Dinmeyen satma tutkusunun bedelini yurttaş ve toplum birçok ürünü pahalı almak veya ulaşmayarak çok ağır ödedi ve halen ödüyor. Satışlardan elde edilen paranın ne kadarı nereye harcandı, ne kadarıyla borç ödendi bilinmiyor. Kamuoyuna açıklanmış değil. Satılan birçok kurumun arsasına amacı dışında villa, rezidans, gökdelenler dikildi. Oysa özelleştirmelerin amacı işletmeler üzerindeki hantal yapıyı kaldırarak üretim ve istihdam artışını sağlamak, işsizliğin önlenmesine katkı vermekti. Lakin o amaca da ulaşılamadı...