Akıllı telefonlarla birlikte
toplumda
yeni bir "denetim mekanizması" oluştu...
Vatandaş, gördüğü yanlışı ya da eksikliği
görüntüleyerek,
sosyal medyada paylaşıyor ve
ilgili kurum veya kuruluşu göreve çağırıyor...
Akaryakıt istasyonunun
oto yıkama bölümüne düşen kaya ve toprak parçalarının
baba ve iki kızını
hayattan kopardığı
anlarda,
sosyal medyadan TÜVTÜRK
Araç Muayene İstasyonu'nun da aynı tehlikeye
maruz kalabileceği,
fotoğraflı olarak
paylaşılmıştı...
Hem çalışanların hem de
araç sahiplerinin
tehlike altında olduğu
belirtilmişti...
Dün, TÜVTÜRK'ten
lafın eğilip
bükülmediği
bir açıklama geldi...
Gerekli önlemlerin alındığı
belirtilen
açıklamada,
bugünden itibaren
hem idari hem de muayene bölümünün
heyelan olasılığı olan bölgeden uzaklaştırılarak,
ön kısma nakledildiği
belirtiliyordu...
Heyelanın olduğu
gün yapılan
bu paylaşım ve
kurumun gösterdiği
tavır,
toplumsal duyarlılık adına
sevindiriciydi elbette...
Sosyal medyayı kirleten
"troller" bir kenara,
insan hayatını ilgilendiren
konularda
yapılan
böylesine paylaşımlar,
özel sektör ya da kamuda
yanlış giden işlerin
düzeltilmesine önemli
katkı veriyor...
Bir kurum ya da kuruluşta
yöneticilerin
her şeyi görebilme şansı yok!..
Bu tür paylaşımlar,
aynı zamanda onların da
elini güçlendiriyor...
Her yönetici böyle değil elbette!..
Pandemi döneminde tramvaylarda "balık istifi" yapılan yolculuklara
ilişkin
sosyal medyada, binlerce paylaşım vardı...
Gazetelerde de bu yönde sayısız haberler çıktı...
Ancak, bu konuda yazdığım köşe yazısı yüzünden
SAMULAŞ, beni mahkemeye verdi...
Suçum, kurumun
itibarını zedelemekti!..
Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir,
konuyu sorduğunda
ona
"çekim açısı"nı kasıtlı
olarak değiştirince,
böyle görüntüler
ortaya çıkıyor, demişlerdi...
SAMULAŞ, onun haberi olmadan
dava açabilir miydi?..
Dava açıldığına dair yazı elime ulaştığında, o paylaşımlardan binlercesini arşivledim...
O paylaşımı yapanlar arasında
AK Partililer bile vardı...
Mahkeme davayı reddetti. Sonra
bir üst mahkemeye başvurdular,
oradan da ret çıktı...
"Hırsız" dememiştim...
"Yolsuzluk var" diye yazmamıştım...
Sadece devletin
ısrarlı olarak açıkladığı,
"maske, mesafe ve temizlik" çağrısını
hatırlatmıştım...
Binlerce insanın yaşadığı ve sosyal medyada paylaştığı
bu sorunu dile getirirken,
"Bu olaydan
Mustafa Demir'in haberinin
olmadığını, aksi halde müdahale edeceğini"
de
ifade etmiştim...
"Çekim açısı" diye aldatanlar,
onu dava açılması konusunda da doldurmuştu...
Vatandaşın sosyal medya paylaşımlarına kulak verip
sorunu çözmek yerine
gerçeği saklamayı tercih edenler;
arızalı ve parça bekleyen
tramvaylar yüzünden
sıkıntının yaşandığını
anlatmak yerine,
suçlu arayışını seçmişti...
Tramvay azlığı yüzünden
vatmanlardan hız yapmaları istenmiş,
kazalar meydana gelmişti...
Ne oldu sonunda?..
Bir süre sonra
SAMULAŞ'ta yönetimsel değişiklikler
yaşandı...
Tramvay kazaları da
sona erdi...
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da
sorunu çözmek için
Samsun Büyükşehir Belediyesi'ne
10 tramvaylık destek verdi...
Sosyal medyada, sıkıntıları ve sorunları içeren
bu tür paylaşımları
görmemezliğe
gelenler, sonuçta
vatandaşın gözünden de gönlünden de düşüyor...
O paylaşımlarda hakaret yoksa, görüntüler de
montaj değilse,
buna sessiz kalmak;
vatandaştan çok yöneticiye
kaybettiriyor...
Nitekim vatandaşa duyarsız kalanların
akıbeti ortadadır...
TÜVTÜRK İstasyonu'ndaki
tehlikeyi hatırlatan
fotoğrafı
paylaşan vatandaşın da
sorunu çözen yetkililerin de
ellerine sağlık olsun!..
Amaç, bağcıyı dövmek değil
üzüm yemekse,
olması gereken
davranış biçimi de budur!..