Fındık piyasasında, deyim yerindeyse şeytana pabucu ters giydirecek kadar maharetli olanlar, yeni bir senaryo ile fiyat düşürme çabası peşinde...

Hatırlanacağı gibi, orta kesimden başlayarak yükseklere kadar etkili olan don olayının etkisiyle üretici bahçelerde umduğunu bulamamıştı...

Ekonominin kuralları gereğince de az olan ürünün fiyatı yükselmeye başladı ve 50 randıman fındık piyasada 450-500 liraya kadar satıldı...

Hatta, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği bile 50 randıman fındığı kilosu 370 liradan alacağını açıkladı. Birlik, bu fiyattan ürün de aldı...

Ancak buna rağmen, 24 Eylül'de “Fındıkta alavere dalevere bitmez” başlıklı yazımda uyarmış, şöyle demiştim:
“Fındık piyasasında şu anda 50 randıman ve üzeri fındığı 450-500 liradan alan bile var... Bunlar üretici için güzel gelişmeler ama endişem de yok değil...”

7 Ekim'deki “Fındık fiyatı neden düştü?” başlıklı yazımda da bu sorunun cevabını aramaya çalışmıştım...

Fındık fiyatının kısa sürede 280-290 bandına düşürülmesinin nedeni gayet açıktı...

Bir devlet kurumu bile 370 liradan alım yapıyorsa, “Bedavaya ürün yok” diye düşünen tekel konumundaki firma, birlikte çalıştığı ve finans kaynağı sağladığı tüccara alım yaptırmadı...

Hem ihracatçı hem de ithalatçı konumunda olan firma,
“Ne satarım, ne de alırım” deyince, işler karıştı...

Piyasanın en önemli aktörü çekilmişti...

Aslına bakarsak, o İtalyan firma çoktan önlemini de almıştı. Geçenlerde yabancı bir gazete, firmanın Şili ve ABD'den fındık alacağını duyurdu...

Hatta o haber yorumda, “İç piyasadaki savaş” ifadesi dahi kullanılmıştı...

Bunun anlamı şuydu:
“Firma, yüksek fiyatla fındık alanlar arasında finansal gücü olmayanları çökertecekti.”

Fındık piyasasını yakından izleyen bir gazeteci olarak, çok sayıda firmanın bu durumda aradan çıkabileceğini şimdiden söyleyebilirim...
Yani iflaslar
olacaktı...
Söz konusu firma, Avrupalı alıcıların ihtiyacını başka kaynak ya da stoklardan karşılayınca, yüksek maliyetli ihracatçıların o firmanın verdiği fiyata mal satmaları mümkün değildi...

Fındıkta acımasız
savaşın sonunda,
ocak ve şubat aylarına kadar dayanabilenler, para kazanmayacaklardı belki ama ayakta kalabileceklerdi...

Burada, devletin de hiç kimseye zorla “mal al” deme yetkisi bulunmuyor.

Önümüzdeki süreçte hem üretici hem de ihracatçı bu cendereden çıkmayı başarırsa, işler değişecek!..

O zaman, “pazar savaşı” olarak tanımlanan bu durumda, denge
tekelci firmanın gündümünde olmayan ihracatçı
ve üretici lehine dönecek!..

Panik yok!..