Türk fındığını
kırılmış
olarak,
"yarı mamul"
ithal eden
Avrupalı, bu
ürünü
çikolata ve pastada
kullanıp;
kremasını da 
yaparak,
ihraç etti
ve dünyanın
parasını kazandı...
Türk ihracatçısının
1 lira kazandığı yerde,
Avrupalı sanayici
fındığın
katma değerini
artırarak,
10-15 kat fazla
kazançlı çıktı...
1964 yılına kadar,
hiç kimse
bu duruma uyanamamıştı...
Ordu'da
hem üretici hem de
ihracatçı boyutunda
"duayen"
kabul edilen
rahmetli Kahraman Sağra'nın
1936'daki
kırma
fabrikasına
rahmetli evlatları
Ünal Sağra ve Yener Sağra,
1964'lü yıllarda kurdukları 
yeni tesislerde
ürünler
üreterek,
fındığa
büyük
değer
katmış,
bu sayede hem devlet hem de üretici
kazanmıştı...
O yıllarda,
İtalyan firması
isim benzerliği iddiasıyla itiraz edince,
iki kardeş,
krema
ve çikolataya
Sarelle ve Tadelle
adını vermişti...
Ürünler piyasada
müthiş tutuldu...
Türkiye’nin ilk fındık işleme sanayi olan Sağra A.Ş. ürünlerini kurdukları yeni tesislerde üretmiş kısa sürede ilk fındıklı çikolata olan “Tadelle” ile adını dünyaya duyurmuş, 50’nin üzerinde ülkeye ihraç etmiş ve yurt
genelinde de 250'yi aşkın
special mağazasıyla iç ve dış pazarda söz sahibi olmuştu...
Hatırlayanlar bilir...
O yıllarda toptancılar,
Tadelle isteyen büfe, bakkal ve market
sahiplerine
satışı az olan malları
almaları karşılığında,
bu ürünleri veriyordu...
Yani, iki kardeş,
hem Türkiye'de hem de 
Avrupa'da
ciddi bir marka yaratmıştı...
Hikayenin sonrası
hazin elbette...
Bu arada, vahşi kapitalizmin
acımasız çarkları
dönmeye başlamıştı...
İki kardeş,
ekonomik sıkıntı nedeniyle
2 liralık fındığı
kendilerine
faizli olarak
3-4 liraya
satanların yanı sıra,
Avrupalı
rakipleriyle de
boğuşuyordu...
İki kardeş,
fabrikayı 1994 yılında
satmak zorunda kaldı...
Binlerce kişi işsizdi...
Üretici mağdurdu. Kamyoncular da...
Veresiyenin parasını alamayan 
esnaf da perişandı...
Aklıma geldikçe,
bu yaşanan
hazin öyküye
hep üzülürüm...
Çoğu yakın arkadaşım da
bu firmada yönetici olarak çalışmıştı...
Benim de
Ordusporlu Erol Aydoğdu'nun
(Pele Erol) 
antrenörlüğünde
turnuvalar için
oluşturulan
Sağraspor'da futbol oynamışlığım vardı...
Takımın çoğunluğu, 
Orduspor'da
profesyonel 
futbolculardan
oluşmuştu...
Sağra firması, sadece
Orduluların
değil;
Türkiye'nin de
gurur kaynağıydı...
Ne günlerdi?..
İşe gelmeden önce
bizim medya grubunun bulunduğu binanın karşısındaki
bir zincir marketin
şubesine uğradım...
Alacağım ürünü
raflarda
ararken,
çeşitli markalarda fındık kremalarına
gözüm takıldı...
Tek tek nerede, kim tarafından
üretildiğine baktım...
Bazı markalar, eskiden
tanıdığım insanların
firmalarında üretilmişti...
Ambalajlar güzeldi,
"albeni" yaratılmıştı...
İşte o anda,
birdenbire
içimden birçok
"keşke" geçti...
Yıllardır yazdım, anlattım...
Bu firmalar,
keşke
dünyanın her yanına
fındıktan
çikolata, pasta, krema ve ezme
üreterek,
ihraç edip,
markalaşabilseydi...
Devletin ilgili bakanlıkları,
Fındık
Konseyi, Karadeniz Fındık ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği
bunun için
o üretici firmalara 
ciddi boyutta 
destek verebilseydi...
Bu arada,
üreticiler de
maliyeti düşürmek
için
bilinçli bir tarımla
daha kaliteli
üretim
yapabilseydi...
"Hamaset edebiyatı"
bırakıp,
gerçeklerle yüzleşme
zamanıdır, artık!..
"Türk fındığı" diye diye
söylenip
duralım;
o tekel konumundaki firmanın
dünyanın her yerinde
fındık ürettiği
bilinmiyor mu?..
Her şey apaçık ortada...
Her geçen zaman,
tekel konumundaki firma
ile işbirlikçilerinin
dışındakilerin
aleyhine işliyor...
O yüzden çok geçmeden
ihracatçısından sanayicisine,
tüccarından üreticisine
kadar herkesin
yol haritası
belirlemesi
gerekiyor...
Yoksa, böyle 
devam ederse;
fındık piyasasının
kremasını,
her zaman olduğu
gibi,
ürünü ucuza almak
isteyenler
yemeye devam edecektir!..
Demedi demeyin!..