Karadeniz Bölgesi'nin
genellikle sahil kesiminde
sebze ve meyveye 
büyük zarar veren
kahverengi kokarca,
en çok fındığı vurdu...
Randıman da 35'lere kadar düştü...
Bu yüzden de 
çok sayıda üreticinin
fındığı,
artık para etmiyor...
Serbest piyasada düşük randımanlı
fındık,
50-60 lira arasında işlem görüyor...
Daha önce "Kazananlar ve kaybedenler" başlıklı yazımda,
randımanı
çok düşük olan
ürünü
füre, ezme, çikolata ve pastada
kullanacak
sanayici için
bu fiyatlar ucuz, demiştim...
Ancak geçenlerde
ünlü bir sanayici
ile görüşürken,
"Düşük randımanlı ucuz fındık
işinize gelir"
dediğimde,
onu endişeli gördüm...
O da bana "İlk bakışta öyle ama
kokarcanın
fındığın içine salgıladığı
maddenin insan sağlığına zararlı olup olmadığı
bilinmiyor"
cevabını verdi...
Kahverengi kokarcanın
içini boşaltarak
düşük randımanlı
hale getirdiği ve yenildiğinde
ağızda acılık oluşturan
fındığın
laboratuvarda 
tahlil edilmesinin önemli olduğunu da sözlerine ekledi...
Daha sonra, fındık işiyle uğraşan
bir başka arkadaşı telefonla aradım...
O da randımanı düşük fındığın
füre olarak sanayide kullanıldığını hatta
Avrupa'ya ihraç edildiğini belirterek,
"Eğer tahlil sonuçları kötü çıkarsa,
bu işin sonucunda
üretici, ihracatçı ve sanayici
zarar görür"
dedi...
Ve arkadaşım ilginç bir tespit daha yaptı...
Sahil kesimde kokarcadan
az zarar gören fındıkta
randıman
normal de olsa;
zaman zaman üzerinde lekeler görüldüğünü
belirtti...
Lekeli fındığın ihracı
zordu...
Bu nedenle de ihracatçıların
Batı Karadeniz Bölgesi
ürününü tercih etmek zorunda kalacağını
söyledi...
Yani, bu sezon
Doğu Karadeniz'de
fındıktan umudu kestik...
İşler biraz karışık!..
Tekel konumundaki firma bile
temkinli tavrını sürdürüyor...
Bunca olumsuz gelişmeler içinde
sıklıkla duyduğum ve giderek
yaygınlaşan
bir konuyu da dile getirmek istiyorum:
"Türk fındığı, laboratuvarlarda üretilebilen
böceklerle
bitirilmek isteniyor"
...
"Komplo teorisi" diyenler
çıkar elbette...
O zaman şunu soralım:
"İç sularda
balık neslini tüketen
İsrail sazanı, gökten zembille mi indi?"
...