Anne,
baba,
ağabey
ya da ablaları;
gerek "namus" gerek
"töre" gerekse
"miras" meselesi
yüzünden gözleri önünde
öldürülen çocukların
çektikleri
büyük
acılar,
yıllar geçse de
diniyor mu?..
Ya aileleri
depremlerde
çürük binaların
enkazları altında
kaldıktan sonra
yeniden hayata tutunmaya
çalışan
o çocuklar...
Hapisteki
anne ve babaların sevgisinden mahrum,
yürekleri hasret yüklü
olanlar...
Asgari ücret artışıyla
işten atıldığı için
eve elleri boş gelen
babaya,
"neden" diye soramayan
çocukların
ruh halini,
kim nasıl izah edecek?..
Ailelerini geçindirmek için
minik elleriyle
mendil, simit ve su satmak zorunda
bırakılan
çocuklara
yürekleri sızlamayan var mıdır?..
Suriyeli
Aylan bebeğin
sahile vuran
cesedinin görüntüsünü,
insanlığın
hafızasından
silmek mümkün müdür?..
İsrail asker ve polisinin
Filistinli Müslümanlara ve onların
çocuklarına
yaşattığı insanlık dışı
davranışlar;
Uygur Türklerinin
bebekleriyle
birlikte
maruz kaldığı
zalimlikler...
Afrika'da açlığa
mahkum bırakılan ve
hastalıktan ölen çocuklar...
Ukrayna'da
nedenini bilmedikleri
bir savaşta, zalim mermiler ve kahpe bombaların
hedefinde
hayatlarını kaybedip, toprağa düşen
masum bedenleri görüp de
suskun kalmak,
insanlık mıdır?..
Çektirilen
bu acıların
nedeni,
kendileri de bir zamanlar çocuk olan
büyükler
değil mi?..
Nazım Hikmet,
bu durumu
ne güzel de vurgulamıştır:
"Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
Uçurtması geçiyor ağaçlardan,
Siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler"...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü
sevmek için çok neden var elbette...
İşte bunlardan biri de
dünyada tek "çocuk bayramı" ilan eden
büyük lider oluşudur!..
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
kutlu olsun!..