Kur’an’a temas etme-el sürme konusunu /Bedenin Temiz Olmasının Dayandırıldığı Vakıa suresinin 79. ayetine göre Kur'an okuyucuları İslam hukukçuları, bir Müslümanın bedeninin temizlik durumuna göre Kur'an'ı okuyup okuyamayacağı konusunu enine boyuna incelemişlerdir. Kur'an'da, "Kur'an'ın Ele Alınması" konusu, aslında ele alınıp "Kur'an'ın okunması" konusu, bazı Kur'anyorumbilimciler tarafından "Vakıa" Sûresinin 79. ayetinde temellendirilir (e'z-Zemahşeri, e'1-Keşşâf C. 4, s. 59). Beden ve ruh yönünden temizlik derecesine göre, Kur'an'a dokunma konusunun dayandırıldığı bu ayet ile onun öncülü ve ardılı (siyak ve sibakı) göz önünde tutulduğunda, iki önemli husus dikkat çeker... Bunlardan birincisi, "Vakıa" Sûresinin 78. "Fî Kitabin meknûn" "saklı bir kitaptır" ayetinde geçen "kitâb' ifadesinin ne olduğudur. İkincisi de, "Vakıa Sûresinin 79 "Lûyemessuhu Mal mutahharûn" "ona (Kur'an'a ancak temizlenmiş olanlardan başkası el süremez" ayetinde geçen "e'l-Mutahharûn~Temizler"den ne kastedildiğidir. Bu iki sözcüğün ayetlerdeki anlatımına ve kapsamına göre, İslam alimlerince farklı görüşler ortaya konmuştur, "Kitâb" sözcüğünden Kur'an'ın (İsmail Hakkı e'l-Bursevî (öl. 1137/1725), Tefsîru Rûhu'l-Beyân (Rûhu'l-Beyân Fî Tefsîri'l-Kur'ân), İstanbul, 1389, C. 9, s. 336) kendisinden indirildiği gökteki asıl nüshadır. Yani Alah'ın ezeli bilgi hazinesidir. Bu takdirde "Kitâb" meleklerin ellerindeki sayfalardır. Mücahid, Kur'an, saklı kitapta bulunandır ki, o zaman toz ve toprak gibi cismani bir şey ona dokunamaz, ancak melekler dokunabilir ( Celaleddin Abdurrahman b. Ebibekr e's-Suyûtî, Kitabu'd-Durru'l-Mensur fî’t-Tefsîrî bi'l-Me'sûr, Tahran, Bty., C. 6, s. 162.) İbn Abbâs, Kitâb'dan kastın "gökteki kitâb", "el-Mutahharûn-Temizlenmişler"den kasıt "melekler" olduğunu söyler. Enes, İkrime, Sa'd bin Cübeyr, Ebu'ş-Şu'sâ', Câbir bin Zeyd, Ebu Nuheyk, e's-Sûdâ ve Abdurrahman bin Zeyd bin Eşlem bu görüşe katılırlar. ( İbn Kesir, Tefsîru'1-Kurâni'l-Azîm, C. 4, s. 298). er-Râzî, "kitaptan kasıt nedir?" sorusunu şöyle yanıtlayabiliriz" diyor: "Birinci olarak Kitaptan kastedilen, "levh-i mahfûz"daki asıl nüshadır. Bu husus, "Burûc" Sûresinin 21, 22. "Hayır (Kur'an, onların dedikleri gibi bir söz değil), o şerefli bir Kur'-an'dır. Korunan bir levhada (sayfada) yazılıdır" ayetlerinde açıkça belirtilmektedir (Fahru'-Râzî Ebu Abdillah Muhammed İbn Ömer (Fahru'd-Din e'r-Râzî), e'l-Tefsiru'l-Kebîr (Mefâtihu'1-Gayb), e't-Taba'tu's-Sâniye (ikinci basım), e'n-Nâşir (Yayınlayan: Dâru'l-utubîl-İlmiyye, Tahran, Bty., C. 29, s. 192.) İkinci görüşe göre, "Kitâb"dan maksat elimizdeki "Mushaf" kabul edilmektedir. Ancak o zaman, "korunmuş bir kitaptır" ayetini, "ğayb'dan (gelecekten) haber veren cümle olarak almak gerekir. Çünkü, henüz Müslümanların elinde olan bugünkü "mushaf", o zaman tamamlanmış değildi. Bu durumda Vakıa 78-79 ayetlerinin elimizdeki mushaf ile bir ilgisi olmasa gerektir (Osman Zümrüt, Kur’ân’ı Nasıl Okumalı ve Okutmalı, Ankara, 1994, ss.140-141: Bu konuda Vakıa Suresi 79.uncu ayetin tefsirlerinde ve Osman Zümrüt’ün kitabında çok geniş bilgi vardır, bakınız). Üçüncü görüşe göre, bu ayette geçen "Kitâb", "levh" (yazılı şey veya üzerine yazı yazılacak şey) anlamında kullanılmış olup, Hz. Musa'ya Tûr'da verilmiş olan Kur'ân'ın levhalara yazılıp saklandığını ve özenle korunduğunu anlatmaktadır (Kur'ân: Burûc, 22; Süleyman Ateş, Yüce Kur'an'ın Çağdaş Tefsiri, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul, 1991, C. 9, s. 232). Genellikle Kur'anyorumbilimcileri bu üç görüşten ya birini tercih ederler ya da her üç görüşün de olasılığını kabul ederek yorumlarını temellendirirler. Özetlersek, "Kitâb"dan kastedilen birinci olarak, Kur'an'ın Allah nezdindeki asıl nüshası, ikinci olarak Hz. Muhammed’e vahiy edilmiş olan Müslümanların elindeki "Mushaf", üçüncü olarak da Hz.Musa'ya Tûr'da verilen Tevrat'tır. 2. BÖLÜM YARIN