Yaşamın her alanında kendini gösteren ve yurttaşı oldukça zorlayan hayat pahalılığından doğal olarak yazılı basın da olumsuz etkileniyor.
Dövizin dizginlenemeyen yükselişi ve Türk lirasındaki aşırı değer yitiminden ötürü; ithal kağıt, baskı ve dağıtım giderlerinde yüzde 300’ü aşan artış gerçekleşti. Sadece 1 yılda kağıt fiyatı yüzde 256 zamlandı. İthal kağıdın tonu 5 bin liradan 25 bin liraya çıktı.
Ülkemizdeki kağıt fabrikalarının özelleştirilmesinden dolayı, Türkiye kağıtta yüzde 90 dışa bağımlı hale geldi. Kağıt fabrikaları da Türkiye Cumhuriyeti’nin diğer gözde kurumları gibi birer birer elden çıkarıldı. Sonucunda dolarla kağıt dış alımı yapıyoruz. Döviz yükseldikçe kağıdın ton fiyatı da artıyor.
Bu tablo karşısında ulusal ve yerel gazetelerin ayakta kalabilmesi, özgür yayın yapabilmeleri için fiyatlarına zam yapması kaçınılmaz oluyor. Nitekim Cumhuriyet ve Sözcü gazeteleri ederlerinde 50 kuruş artırıma gitti. Kuşkusuz diğer yaygın gazetelerin zam yapması da eli kulağında.
Girdi ve kağıt fiyatlarından en olumsuz etkilenen yerel medya da oldukça zorlanıyor. Zaten güç koşullar altında yayınlarını sürdürmeye çalışan yerel medya, kağıt ve diğer girdi maliyetlerinin yüzde 300’ü aşan oranda yükselmesi karşısında resmen can çekişiyor. Maddi güç ve olanakları elverişli olan yaşamaya çalışıyor, olmayanlar kepenk indiriyor.  Son 3 yılda 150’ye yakın yerel gazete yayınını sonlandırdı, yüzlerce basın emekçisi ekmeğinden ve işinden oldu. Böylesine olumsuz tablo var ortada.
Hiç kuşku yok ki gazetelerin fiyatlarına zam yapması tirajlara olumsuz yansıyor. Son 3 yılda gazete satışlarında yüzde 48 düşüş gerçekleşti. Zaten okumayı seven toplum değiliz. Fiyatlar arttıkça gazetelerin satışı daha da geriliyor. Aslında evine zorunlu tüketim maddelerini almakta zorlanan yurttaş için gazete almak artık lüks oldu. Hem akıllı telefonlardan yaygın ve yerel gazeteleri okuyor. Hal böyle olunca gazete tirajları giderek düşüyor. 
Günlük gazeteler gibi dergi ve kitap basan yayıncılar da yakınıyor ithal kağıttaki aşırı artıştan. Yayın evleri yeni kitap basarken kırk kez düşünüyor. Ancak satışı bol olan ünlü yazarların yapıtlarını basabiliyorlar. Önümüzdeki günlerde çok az kitabın basılabileceği belirtiliyor. Kitap kurtlarının dışında kitabı pek sevdiğimiz de söylenemez ya…  
Tüm bu olumsuzluklar kültür yaşamına vurulan ağır darbe. Gazetelerin, kitapların, dergilerin ve diğer basılı eserlerin yaşayabilmesi için yayın evlerine ve gazete kurumlarına maddi destek şart. Lakin günümüzde kamu ilanları hükümete yakın gazetelere veriliyor, muhalif gazeteler üvey evlat gibi görmezden geliniyor. Resmi ilanlar özellikle yerel basın için adeta can suyu. Bunda da eşitlik sağlanmalı.    
Ülke kalkınması istihdam sağlayan yatırımların artması kadar okuma oranının yaygınlaşması, yurttaşın gazeteye, kitaba ve dergiye bütçesini sarsmayacak fiyatla ulaşmasıyla, dolayısıyla kültür çıtasının yükselmesiyle olasıdır...