Asgari ücrete yapılan zammın ardından sıra memur maaşı ile emekli aylıklarına yansıtılacak artışa geldi. 5 Ocak Pazartesi günü TÜİK’in duyuracağı aralık ayı enflasyon oranı ile milyonlarca dar ve sabit gelirliye 2026 yılının ilk 6 ayı için verilecek zam oranı netleşecek.
Yüzde 27 oranındaki artışla büyük düş kırıklığı yaşayan asgari ücretli gibi toplumun en çok ezilen kitlesi emekli için de durum iç açıcı değil. Zira aylıklara yansıtılan artışta temel alınan TÜFE oranı son beş ayda yüzde 11.21 oranında gerçekleşti. Aralık ayı enflasyonunun yüzde 1.2 dolayında olması bekleniyor. Böylece aylıklara yeni yılın ilk 6 ayı için yüzde 12-13 arası zam yapılması bekleniyor. Memur ve memur emeklisinin toplu sözleşme zammı, son 6 ayda oluşan enflasyon farkı ile birlikte yüzde 19 civarında artış alması yüksek olasılık. Bu kitlenin taban aylıklarına toplu sözleşme uyarınca brüt 1000 TL de eklenecek. SSK ve Bağ-Kur emeklisi yine yerlerde sürünürken, memur ve memur emeklisi onlardan bir ölçüde yüksek zam alacak.
TÜİK’in çarşı pazar ve market fiyatları ile örtüşmeyen, kamuoyu tarafından kuşku ile yaklaşılan, inandırıcı karşılanmayan TÜFE oranlarından ötürü milyonlarca memur, işçi, emekli, dul ve yetim hak ettiği gerçek zammı edinemiyor, satın alma güçleri hızla eriyor. “Enflasyonla mücadele” başlığı ile yürütülen ekonomik programın bedelini dar ve sabit gelirli her geçen gün yoksullaşarak ödüyor. Nedense faturayı hep garibanlar ödüyor, varsıllar yumağımı büyütüyor. Ekonomi büyüdü ise neden emekliye, asgari ücretliye, memura buradan pay verilmiyor.
Kara kışın dondurucu soğuğunda sokaklara çıkan emekli “16 bin 881 TL ile geçinemiyoruz” diye haykırıyor. Lakin sesleri, feryatları bir türlü Ankara’ya ulaşmıyor. Bir emeklinin, “ Geçen Kurban Bayramı’nda yediğim kurban etinden dolayı saçımda et izine rastlandı” diye mikrofonlara konuşması aslında gariban emeklinin ne denli içler acısı halde olduğunun göstergesi. Acaba son derece anlamlı ve düşündürücü bu isyanı siyasi irade yetkilileri TV’lerde izledi mi, duydu mu? Hiç sanmıyorum.
Emekli aylıklarının insanca yaşanabilir düzeye çıkarılması için aylık bağlama sisteminin yeniden ele alınması gerekiyor. 2008 yılında hayata geçirilen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile aylık bağlama oranı oldukça düşürüldü. 2000 yılında çıkarılan 4447 sayılı yasanın da etkisi ile aylık bağlama oranları günümüzde yüzde 35-30’lara dek geriledi. Oysa 2000 yılına değin aylık bağlama oranı yüzde 70’ler düzeyinde idi. Öyle bir duruma gelindi ki ne kadar uzun süre çalışılırsa bağlanacak aylık tutarı da o denli düşük oluyor. 2000 yılı öncesinde emekli olan SSK ve Bağ-Kur’lular için intibak yasası çıkarılarak aylıklarda iyileştirmeler sağlanmıştı. Nedense 2000 yılı sonrası emekli olanlar bu yasadan yoksun bırakılmıştı. Şimdi bu hakkın verilmesini istiyor 2000 yılı sonrası emekli olan SSK ve Bağ-Kur’lular.
Açlık sınırının altında kalan en düşük aylığın asgari ücret düzeyinde belirlenmesi, aylıklara seyyanen zam yansıtılması, yılda dört kez bir aylık tutarında ikramiye ödenmesi, sağlık hizmetlerinden alınan kakı payı uygulamasının kaldırılması, vergi iadesi yerine uygulanan ek ödeme tutarının yüzde 10’a yükseltilmesi emeklinin olmazsa olmazı. Bu talepleri hayata geçirilirse muhannete muhtaç olmadan yaşamını sürdürebilir yüzü yıllardır gülmeyen emekli..
Milyonlarca emekli, dul ve yetim bir ay sorunsuz geçinebilmek, kış aylarında kombinin düğmesini kısmamak, karanlıkta TV izlememek, bayramda torunlarından gizlenmemek, yılda en az bir kez tatile çıkabilmek, günde en az bir gazete alabilmek, kitap okumak, ayda bir kez sinema ve tiyatro izleyebilmek, akşam karanlığında pazara giderek çıkma sebze ve meyveye mahkum olmamak için insan onuruna yakışır aylık talep ediyor. Avrupalı mevkidaşları gibi insanca yaşamak istiyor. Yıllarca emeği, alın teri ile ekonominin çarkını döndüren, çalışırken vergi ve primini aralıksız ödeyen garibanların istekleri son derece insani. Ancak yeni yılda da asgari ücretli gibi onlara da umut yok, zor günler bekliyor. Salt yüzde 12’lik enflasyon zammı ile ayakta kalmaya çalışacaklar.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dile getirdiği gibi, “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır.”
Emekliyi yeni yılda da zor günler bekliyor…
Şükrü Karaman
Yorumlar