Diyarbakır Barosu'na üye avukatlar Meclis'te ele alınacak İç Güvenlik Paketi'ni protesto etmek için Adliye binası önünde cübbeleriyle basın açıklaması yaptı. Baro Başkanı Tahir Elçi, tasarının bireylerin hak ve özgürlüklerine öldürücü bir darbe vuracağını, hukuk devletinin kalan güvencelerinin de sonunu getireceğini öne sürdü. Yeni düzenleme ile Türkiye'de sorunlara güvenlik ve polisiye önlemlerle çözüm arayan bir yola sapılacağını anlatan Elçi, "Bu düzenlemeyle toplumda daha çok bir kaos oluşacak,sorunlar daha bir içinden çıkılmaz hale gelecektir" dedi.
Elçi, tasarı ile kişilerin özel ve mahrem alanları, kişisel eşyası ve aracının aranması için hakim ve savcının kararı yerine polis ve jandarma görevlileri tarafından karar verilmesi öngörülen bir düzenleme ile mevcut güvencelerin ortadan kaldırılacağını söyledi. Baro Başkanı Elçi, şöyle devam etti:
"Tasarıyla artık toplumsal gösterilerde gaz ve suyun yanı sıra zehirli maddeler içeren boyalı gaz biçiminde bir madde de yurttaşlar üzerine serpilebilecek ve onlara kalıcı zarar verecektir. Molotof ve patlayıcı maddenin yanı sıra yanıcı, yakıcı boğucu yaralayıcı denilmek suretiyle her türlü nesne silah olarak kabul edilmekte. Böylelikle güvenlik güçlerine elinde herhangi bir cisim bulunan herkese ateş etme yetkisi tanıyan bir düzenleme getirilmektedir. Düzenlemeyle kişilerin yaşam hakkı tümüyle hukuksal güvenceden yoksun kalacak, keyfi ve hukuk dışı infazlar daha da yaygınlaşacaktır. İletişim araçlarının dinlenmesi 24 yerine 48 saate kadar tümüyle güvenlik yetkililerinin emriyle ve bu süre boyunca hakim denetiminden yoksun olarak uygulanacaktır. Her hangi bir gerekçeyle çok temel bir demokratik hakkın yerine getirilmesi olan gösteri yürüyüşü yasa dışı toplantı ve gösteri olarak kabul edilerek dağıtılabilecek ve tüm katılımcılar ağır cezalarla cezalandırılabilecektir. Gösteri yürüyüşüne katılarak slogan atan veya zafer işareti yapan kişi hakim güvencesi olmadan savcıya haber bile verilmeden 48 saate kadar kolluk amirinin emriyle gözaltında tutulabilecek. Bu süre içinde kişi gözaltı kararına itiraz, yakınlarına haber verilme, avukatıyla görüşme ve diğer birçok kanuni ve hukuksal güvenceden yoksun kalacaktır. Bu düzenlemeyle; kayıtsız gözaltı uygulamalarının yansı sıra, işkence ve gözaltında kaybedilme uygulamalarının yolu açılacaktır."
"FUHUŞ YAPAN KİŞİLERLE AYNI HÜKÜMLER"
Elçi, paket ile gereksiz veya uzun tutuklama uygulamasına önceki yıllardakilerden çok daha kötü uygulamalara yol açacak hükümler getirileceğini anlattı. Elçi, şöyle konuştu:
"Sokağa çıkarak yürüyen ve bir slogan atarak demokratik hakkını kullanan kişi; adam öldürme, yağma veya fuhuş yapan kişilerle aynı hükümlere tabii olacaktır. Adli soruşturmanın başındaki savcılık ve duruma göre mahkemelerin adli yetkileri hükümetin emrindeki vali ve kaymakamlara devredilmektedir. Bu adli sistem, hukuk devleti ile yargı bağımsızlığının tümüyle sonunu getirecek bir değişime uğramaktadır. Vali tarafından kararlaştırılan uygulamalara uymayanlara para cezası yerine 1 yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, kaynağını anayasadan almayan bu uygulama aynı zamanda bir tür sıkı yönetim uygulamasını andırmaktadır."
Milletvekillerine çağrıda bulunan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, toplumun sesinin duyulmasını, tasarıya destek verilmemesini, bu kadar önemli düzenlemenin seçimlerden sonraya bırakılmasını istedi.
İnsan Hakları Derneği yetkilisi avukat Muhterem Süren de, kolluk kuvvetlerine verilen yetkilerin genişletilmek istendiğini ifade ederken, "Kolluğun bugüne kadar yaptığı hukuksuz işlem ve yaşam hakkı ihlalleri cezasız kaldı. Yetkililer kolluğa destek çıkıp, cesaretlendirdi. Kolluk da cezasızlığın getirdiği cesaretle hak ihlallerine devam etti. Güvenlik paketi ile artık kolluğun kanunsuz ihlalleri kanunileştiriliyor. Bu paketten sonra daha vahim sonuçlar ortaya çıkacak" dedi.
FOTOĞRAFLI
