Memur-Sen’in imza attığı toplu sözleşemeye tepkiler dinmiyor... Yaklaşık 6.5 milyon memur ile emekliye yüzde 5 ve yüzde 7’lik zammı öngören sözleşmeyi bağıtlayan yetkili konfederasyonun Genel Başkanı Ali Yalçın eleştirilerin odağında. Sözleşme öncesi 600 lira seyyanen artışın ardından 2022 yılı için yüzde 21, 2023 yılı için de yüzde 17 talep edip, Tandoğan’da da miting yaptıktan sonra taleplerin çok altında rakama imza atmak, doğal olarak memuru kızdırdı. Sözleşmenin ardından yüzde 29’a yakın zam aldıklarını savunan Memur-Sen Genel Başkanı’nın açıklamaları ve aldığı yüksek maaş tepkileri daha da artırdı. Medyada yer alan haberlere göre, Memur-Sen ile Eğitim Bir-Sen’in Genel Başkanlığını yürüten Ali Yalçın’ın maaşının 32 bin 115 lira olduğu savlandı. Kuşkusuz emeğin hakkı için mücadele eden sendika başkanının maaşı ile üyesi memurların maaşı arasında dağlar kadar fark olması, tartışma konusu olur. Memur-Sen Genel Başkanı’nın iki koltukta oturmasından ötürü aldığı yüksek maaş daha çok konuşulur, ileride önüne konulur. Başkan maaşının sendika tüzüğü ile saptandığı konfederasyon tarafından açıklanırken, kendisine bu konuda yöneltilen soru karşısında sessiz kalmayı yeğlemiş. Oysa, çok tartışılacak bir konuda, en azından üyelerini bilgilendirmek için net ifadelerle açıklama yapması gerekiyor. Ama, iddialar karşısında ağzını bıçak açmıyor. Aslında, Memur-Sen Genel Başkanı gibi bazı memur ve işçi sendika başkanlarının da çok yüksek maaş aldıkları aşikar. Belirli aralıklarla buna yönelik haberler medyaya yansıyor. Emeğin hakkı için mücadele eden, dudak uçuklatacak maaşı olmayan sendika başkanlarını tenzih ediyorum. Onlar zaten emek tutkunluğu ile işlerini yapıyor. Üye işçi ile sendika başkanlarının geliri arasında göze batacak, tepki toplayacak fark olmamalı. Elbette, gereksinimlerini karşılayacak, yaşamını rahatça sürdürecek maaşları olacak. Ancak lüks yaşamları, yüksek gelirleri ve lüks otomobilleri ile gündeme gelmemeli sendikacılar. Zaten, sendikalaşmaya öcü gibi bakan, işyerinde örgütlenme istemeyen çok sayıda işveren var. Onların eline koz verilmemeli. Hiç şüphe yok ki, “Emeğin en yüce değer” anlayışı ilkeli sendikacıların tutumu ile anlamını yitirmeyecek, karşılık bulacaktır. Salt, bazı sendika başkanları değil, çok sayıda kamu kurumunda yönetim kurulu üyeliği yapıp, 3, 4, 5 yerden maaş alanlar var ülkemizde. Açlık sınırının 3 bin liraya ulaştığı ortamda net 2 bin 825 liralık asgari ücretle yaşamaya çalışan milyonlarca kişi zorlanırken, çeşitli kurumlardan ayda 30 ile 50 bin lira arasında maaş almak hangi vicdana sığar. Devletin valisi, savcısı, hakimi bu kadar yüksek maaş alamıyor. Cebini dolduran doldurana. Yazık gariban memura, işçiye, emekliye, esnafa ve çiftçiye.