Samsun için güzel bir geceydi. Belki skor tabelası bize istediğimizi vermedi ama sahadaki duruş, verilen mücadele, ortaya konan oyun; hepsi göğsümüzü kabarttı. Karşımızda oyuna hükmetmekten çok, skora tutunan, 0-0’a yemin etmiş bir rakip vardı. Hiçbir şekilde kontrolü ellerine alamadılar ama planlarına sadık kalarak istediklerini aldılar.
Biz ise iki maç boyunca daha fazla üreten, daha çok isteyen, daha fazla pozisyona giren taraftık. Evet, son vuruşlarda eksik kaldık, skorer bir etki yaratamadık. Ama oyun üstünlüğü, cesaret ve iştah bizdeydi. İki maçlık seriyi yalnızca ilk karşılaşmanın 60 ile 75. dakikaları arasındaki o kısa bölümde kaybettik. Geri kalan tüm dakikalarda Samsunspor’un adı sahada ağır bastı.
Samsun’daki rövanşta başlangıcımız güçlüydü. Tribünler, yaz akşamının o büyülü atmosferinde muhteşemdi. Taraftarımızın coşkusu, takımın mücadelesiyle birleşti. Bu tablo, bir şehrin futbol aşkını, markasını, adını Avrupa’ya taşıdığını gösterdi.
Şunu unutmamak gerekir: Avrupa kupaları bir kulvar değil sadece, aynı zamanda bir okul, bir tecrübe alanıdır. Bir anda büyük adımlar atılmıyor. Her yıl burada olarak, tecrübeyi katlayarak hem Samsunspor’un marka değerini hem de finansal gücünü büyüteceğiz. Bu akşam yaşadıklarımız da o yolun kıymetli bir parçasıdır.
Elbette kritik maçlarda pozisyonları bonkörce harcamamak gerekiyor. Bir gol, ilerisi için çok büyük adımların kapısını aralayabilirdi. Ama futbol işte böyle öğretiyor insana. Biz kaybettik derken bile aslında kazanan taraftayız; çünkü umut, çünkü tecrübe, çünkü gelecek bizde.
Şimdi yolumuz Konferans Ligi’nde devam ediyor. Bu takım, bu şehir, bu taraftar daha fazlasını hak ediyor ve daha fazlasını alacak. İki maçta gördüğümüz Samsunspor, sadece bugünü değil yarını da inşa eden bir Samsunspor’dur.
Canınız sağ olsun çocuklar. Mücadelenizle gurur duyuyoruz. Yolun sonu değil bu, yolun başlangıcıdır.