Milyonlarca emekçi açlık sınırının altında kalan, yine çarşı pazarın gerçek enflasyonundan hayli ırak düşük ücretle yaşamaya mahkum edildi.
Emekçi temsilcisi TÜRK-İŞ’in haklı gerekçelerle katılmadığı Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2026 yılında uygulanacak yeni ücreti net 28 bin 75 TL olarak saptadı. 22 bin 104 TL olan mevcut ücrete yüzde 27 oranında zam yapıldı. Yeni ücret ilk kez 29 bin 828 TL olan açlık sınırının altında kaldı. Oysa önceki yıllarda belirlenen ücret hep açlık sınırının üzerindeydi. İlk kez böylesi olumsuzluk yaşandı. Saptanan yeni ücretin emekçinin cebine 1 Şubat 2026’da gireceği dikkate alınırsa açlık sınırının o zamana dek 35 bin TL’ye ulaşacağı, hali ile ücretteki aşınmanın daha da artacağı kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Asgari ücretin saptandığı gün çeyrek altın 10 bin 300 TL’ye yükseldi. Net 28 bin 75 TL olarak belirlenen yeni ücretle üç çeyrek altın bile satın alınamayacak. CHP lideri Özgür Özel’in sık dile getirdiği gibi asgari ücretlinin çeyrek altındaki hızlı yükselişe yetişmesi olanaksız. Bırakın altını, bu hayat pahalılığında ailesini geçindirebilmesi, insanca yaşayabilmesi olası değil.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın açıklamasına göre yeni ücret bir yıllık tespit edildi. Temmuz ayında olası ara zammı ağzına bile almadı sayın Bakan. 2025 yılı enflasyonun yüzde 30’lar düzeyinde gerçekleşmesi öngörülürken yüzde 27 oranında artışla saptanan net 28 bin 75 TL ile nasıl bir yıl ayakta kalabilir milyonlarca gariban. 2022 ve 2023 yıllarında asgari ücrete temmuz ayında ara zam yapılmasına karşın, 2024 ve 2025 yıllarında bu uygulamadan vazgeçildi. 2026 yılında da temmuz ayında ara zamdan yoksun kalacak emekçi.
Patronların “Maliyeti artırıyor, işçi çıkarmak zorunda kalırız” baskısı, hükümetin “enflasyonla mücadele programını” öne sürmesinden ötürü asgari ücret hep düşük saptanıyor. İşveren ve hükümet temsilcileri oy çoğunluğu ile işçiye nefes aldırmayan, yüzünü güldürmeyen ücreti belirliyor. Bu yıl daha kötüsü gerçekleşti asgari ücret açlık sınırının gerisinde kaldı. Nitekim AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana 25 kez asgari ücret belirlendi. Bunların 16’sında işçinin muhalefetine karın patron ve hükümetin dediği oldu. TÜRK-İŞ yıllardır oynanan tiyatroya daha fazla seyirci kalmadı, bu yıl masaya oturmadı. 28 bin 75 TL olarak tespit edilen ücret haklılığını ortaya çıkardı.
Emekçiyi açlıkla boğuşmaya zorunlu kılmayan, toplumu hoşnut edebilen ücretin belirlenmesi için Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi tarafı taleplerinin dikkate alınacağı, sözlerinin dinleneceği yapı değişikliğine gereksinim var. Aslında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve yönetmelik değişikliği ile sağlanabilirdi. Hükümet bu yıl da mevcut yapı ile ücreti belirlemeyi yeğledi.
Uygulanması zorunlu olan asgari ücret taban ücret olmakla birlikte işçinin ailesini rahatça geçimini sağlayacak ücret olmak zorunda. Masada ücret belirlenirken sadece işçinin bir aylık temel gıda harcaması dikkate alınıyor, ailesi göz ardı ediliyor. Dört kişilik ailenin bir aylık gıda, ulaşım, kira ve eğitim gibi temel harcamalarının değerlendirilmesi olamazsa olmazdır. TÜİK, 2020 yılına dek bir işçinin bir aylık harcama kalıplarını komisyona iletiyordu. O yıldan bu yana nedense bu verileri artık sunmuyor.
Ortalama ücret haline gelen asgari ücretin mutlaka temmuzda ara zamla iyileştirilmesi gerekiyor. Memur, işçi, emekli keyfinden sokağa çıkıp “Geçinemiyoruz, insanca yaşanır ücret istiyoruz” diye bağırmıyor. Yüksek enflasyonun, hayat pahalılığının sorumlusu milyonlarca gariban değil ki fatura onlara ödettiriliyor. Yeni tutar karşısında “Bozdur bozdur harca” demekten” başka bir söz çıkmıyor ağzımızdan.
Bozdur bozdur harca…
Şükrü Karaman
Yorumlar