Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilal Kemikli, şiddetin cehaletten beslendiğini belirterek, meselenin ancak aile ve eğitimle çözülebileceğini ifade etti.
Son günlerde Türkiye genelinde kadına yönelik şiddetin attığını belirten Kemikli, problemin, sosyal cephesinin yanı sıra, inanç ve kültürle de direkt alakasının bulunduğunu dile getirdi.
Şiddetin cehaletten beslendiğini anlatan Bilal Kemikli, "Kadına şiddet gerçekten ciddi bir boyutta.Bu problemin hemen çözülmesi gerekiyor. Bu tür mevzuları tek bir şeye indirgeyerek izah etmek mümkün değil. İşin sosyal cephesinin yanında, kültürel ve inançla alakalı yönlerinin de olduğu çok aşikar. Kadına şiddetin temelinde insani duyguların zayıflığından, ahlaki erdemlerin zayıflığından kaynaklanan bir durum var. Kendi kendini ifade edemeyen, kendi kendine yeterli olmayan kimseler şiddete tevessül ederler. Şiddet cehaletten beslenir. Kendi iç dünyasında barışı sağlayamamış, sorumluluk sahibi olamayan insanlar, acziyet içeresinde olan insanlar ister istemez şiddetle veya başka başka bir yöntemlerle meseleleri halletmeye çalışır.İnsanın kendi kendisiyle yetinmesinin temeli mutlu ve huzurlu bir ailedir. Mutlu bir ailede yetişmeyen bir çocuk elbette şiddete meyyal olur. Tabiat boşluk kabul etmez. İster kadın olsun, ister erkek olsun daha anne ve babasının evinde temel açlığı tatmin edilmemiş insanlar obez haline gelebilirler. Farklı farklı kapılardan, farklı farklı yerlerden medet umabilirler. Meselenin büyük bir oranda ailede ve eğitimle toparlandığını düşünüyorum" diye konuştu.
"SOSYAL MEDYA ASLINDA HAYIRDA VE GÜZELLİKTE KULLANILMASI LAZIM"
Türkiye’de sosyal medya kullanımını bilincinin derhal geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Bilal Kemikli, "Sosyal medya son dönemler arttı. Kendi kişiliğine güvenemeyen, kendisi ile barışık olamayanlar insanlar bir kısım maskelerle sosyal medya üzerinden iletişim kurabilmektedirler. Aslında sosyal medya fevkalade önemli bir araçtır. Bütün bir dünya ile farklı insanlarla ve farklı kültürlerle kolayca kaynaşma imkanı vermekle birlikte, kendisini gizleyerek kendisinin yegane söz sahibi olduğunu zannetmektedir. İletişimi kurarken karşı tarafın suistimalle ve karşı tarafın maneviyatına zarar verecek, zarara uğratacak, ruhi dünyasını rencide edecek hususlar da olabilir.Sosyal medya üzerinden kurulan ilişkiler duyuyoruz. Bu ilişkilerin çoğu ayrılmayla sonuçlanıyor. Kütahya’da son dönemlerde yanan olaylar da sosyal medya üzerinden kurulun ilişkiler alakalı olduğunu belirtilmektedir. Kendisini ifade edemeyen birey sosyal medya üzerinden ’bana değer veriliyor, insanlar bana iltifat ediyor, beni önemsiyor’ gibi bir yanlışlığa düçar oluyor. Bu sosyal medya, hayırda ve güzellikte kullanılması gereken bilgi ağlarıdır. Çocuklarımızda eğitim açısından sosyal medya kullanımı bilincinin gelişmesi gerekiyor. Bir bilim çerçevesinde sosyal medya ile diyalog kurulması gerekiyor. ’Medya okur yazarlığı’ diye bir proje vardı. Bu fevkalade önemli bir projeydi. Bunu ilk, orta ve üniversitedeki öğrencilerimize derhal uygulamalıyız. Projenin içerisine sanal medya da dahil edilerek geliştirilmelidir.Fakat sosyal medya da olsa temeli ailedir, temeli eğitimdir. Boşlukta kalan kendisine değer verilmediği zehabına kapılan insanlar, sosyal medya üzerinden sahte ve sanal bir kimlik inşa ediyorlar. Bu sahte kimliğin beraberinde getirdiği arızaları toplum olarak birlikte yaşıyoruz.Önlem alınması lazım" ifadelerini kullandı.(EFE)