Gülseli KENARLI-Yaşar KAÇMAZ / İSTANBUL, () İSTANBUL Finans Zirvesi (IFS) “Düşük Büyüme ve Düşük Faiz Ortamında Yol Almak" ana teması ile Hilton Convention Center'da başladı. Zirvenin açılış oturumunda ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi,
Türkiye IFS Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Yülek, Borsa İstanbul CEO'su Tuncay Dinç, Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akçe ve Şekerbank Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hasan Basri Göktan katıldı.
Zirvenin açılışında konuşan ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Dağlıca'da yaşanan elim hadiseden dolayı şehitlerimize cenabı Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerine, silahlı kuvvetlerimize, milletimize başsağlığı diliyorum. Aynı şekilde bugün de Iğdır'dan acı bir haber aldık. Detaylarını henüz tam bilemiyoruz ama Iğdır'da yaşanan hadiseden dolayı da bir kez daha taziyelerimi iletmek istiyorum, sabır diliyorum. Aynı şekilde, terörü, terörü yapanları da arkasında duranları, buna destek olanları da lanetliyorum. Terör gibi hadiseler sadece doğrudan zarar vermekle kalmıyorlar. Ülkenin huzurunu bozarak, özelliklede meydana geldiği bölgenin huzurunu bozarak büyük insani maliyetlere de yol açıyorlar" dedi.

“TERÖRE HEP BİRLİKTE KARŞI ÇIKMAMIZ GEREKTİĞİNİN DE ALTINI ÇİZMEK İSTİYORUM"
Cevdet Yılmaz, terörün doğrudan bir maliyeti olduğunu ifade ederek, “Terörün bir doğrudan maliyeti var, onu ölçmek mümkün değil, her şeyden önce can kabı, onu ölçmek mümkün değil. Bir de dolaylı maliyetleri var. Terör demokrasiye bir tehdit, özgürlüklere bir tehdit, insanların yaşam kalitesine bir tehdit, diğer taraftan da terör ekonomi için bir tehdit, kalkınma için bir tehdit. Terörün gerçekleştiği bölgeler maalesef ekonomik açıdan da darbe almış oluyorlar. Turizm hareketlerinden, yatırımlara ticarete, bir çok konuda özelliklede Doğu, Güneydoğu'da, orada yaşayan insanlarımız maalesef bunun bedeline katlanmak durumunda kalıyorlar" diye konuştu.
Yılmaz, “Terörü lanetliyorum tekrar, demokrasimiz açısından, ekonomimiz açısından bir düşman olan teröre hep birlikte karşı çıkmamız gerektiğinin de altını çizmek istiyorum" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülke içinde siyasi görüşümüz ne olursa olsun, konumumuz, yaklaşımımız ne olursa olsun birlik beraberlik içinde, topyekün teröre karşı çıkmak durumundayız. Terörle, kararlı bir şekilde bütün boyutlarıyla mücadele etmek durumundayız. Bir taraftan güvenlik güçlerimizle, diğer taraftan toplum olarak, bütün bir siyaset kurumu olarak sivil toplumuyla, medyasıyla, akademik, iş dünyasıyla bütün kesimlerle terörün karşısında durmalıyız. Terör ekonomi için bir tehdit, kalkınma için bir tehdit. Turizmden, ticarete… Bölgede yaşayan vatandaşlarımızı bunun bedeline katlanmak durumunda kalıyorlar. Ülke içinde siyasi görüşümüz ne olursa olsun birlik beraberlik içinde teröre karşı çıkmak durumundayız. Bütün kesimlerle terörün karşısında durmalıyız. Terörün ayrıca uluslar arası bir sorun olduğunu iyi tespit etmemiz gerekiyor. Bugünkü dayanışmanın yeterli olmadığını da görüyoruz."

“TERÖRÜN KARŞISINDA İLKESEL OLARAK DURMAK DURUMUNDAYIZ"
Yılmaz, “Gerek bölgesel, gerek de küresel ölçekte, terörle mücadelede uluslararası işbirliğinin de son derece önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu anlamda terör dünya ekonomisi açısından, dünyanın huzuru açısından da son derece önemli. Gerekçesi ne olursa olsun, ister etnik gerekçe ile yapılsın, ister inanç gerekçesi ile yapılsın, ister ideolojik başka bir gerekçe ile yapılsın, kim yaparsa yapsın, kime karşı yaparsa yapsın, terörün karşısında ilkesel olarak durmak durumundayız. Burada, dünyada da çok daha güçlü bir dayanışmaya ihtiyacınız var. Bugünkü dayanışma düzeyinin de yeterli olduğunu söylememiz mümkün değil" dedi.00

MÜLTECİLER
Başbakan Yardımcısı Yılmaz, “Maalesef bugün Akdeniz'de mültecilerin çektiği insani dramı hep birlikte görüyoruz" diyerek şunları kaydetti:
“ Türkiye bu anlamda da bütün insanlığa örnek bir davranış sergiliyor. Bugün Türkiye'de 2 milyon civarında mülteci var. Mülteci sayısı itibarıyla birinci sıradayız. Türkiye, devleti ile milleti ile sivil toplumuyla bu yükü omuzlamış durumda. Ancak burada da şu noktanın altını çizmemiz lazım; bu sorunları doğuran ortamlarla hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Diğer taraftan da yine mülteci meselesinin bir insanlık meselesi olduğunu dikkate alarak uluslararası dayanışmayı yine bu alanda güçlendirmemiz gerekiyor. Türkiye'nin ve bölgedeki, Lübnan gibi, Ürdün gibi ülkelerin bu yüküne bütün uluslararası kuruluşların, bütün ülkelerin omuz vermesi gerekiyor. Son dönemde buna daha fazla bir uluslararası ilgi olduğunu görüyoruz. Bir takım trajik hadiselerle birlikte inşallah bu ilgi hayırlı neticelerde doğurur. Ve bütün insanlık olarak Burada yaşananlara sahip çıkarız. Bir taraftan acil ihtiyaçları karşılarken, bir taraftan da daha uzun vadeli politikalarla, bu insanlık trajedisine hak ettiği cevabı veririz inşallah. Buradan da görüyoruz ki, gerek ülkelerde, gerekse global düzeyde siyasetle ekonomi çok iç içe aslında. Siyasi anlamdan doğan istikrarsızlıklar hadiseler siyasi bir takım meseleler, ekonomiyi de çok yakından ilgilendiriyor. Bu iki alanı birbiri ile entegre, bütüncül şekilde ele almamız gerekiyor."
(FOTOĞRAF)