Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanmasına iki aydan fazla süre olmasına karşın zam tartışmaları erken başladı.
İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan 15 kişilik komisyonun aralık başında toplantıya çağrılması bekleniyor.  1 Ocak 2024 ‘ten itibaren yüzde 49 artışla brüt 20 bin 3 TL, net 17 bin 2 TL olarak uygulanan asgari ücrete beklentilerin aksine temmuzda ara zam yapılmayarak bir yıllık saptanmış oldu.
Önümüzdeki yılda asgari ücretin bir yıllık mı ya da 6 ‘şar aylık mı saptanacağı belirsizliğini korurken, emekçiler 2025 yılı ücretinin ıskalanan temmuz ara zammı kaybının telafisini giderecek şekilde belirlenmesini talep ediyor.
Yeni ücretin 6 aylık veya bir yıllık olup olmayacağı siyasi iradenin takınacağı tutum ile netleşecek. Patronlar her zaman olduğu gibi yüksek zamma karşı çıkarken, 2025 yılı için de bir yıllık belirlenmesinden yana. Ancak temmuzda ara artış yansıtılmayan asgari ücret, açlık sınırının altında kalarak sürekli eriyor. Zira net 17 bin 2 TL’ye yükseltilen asgari ücret, dört kişilik ailenin zorunlu temel gereksinimlerini karşılayan 19 bin 271 TL tutarındaki açlık sınırının gerisinde kaldı. Zaten açlık sınırı nisan ayından itibaren asgari ücreti sollamaya başladı. Aradaki fark, giderek açılıyor. 
Yeni saptanacak ücretin ele geçeceği 1 Şubat 2025’e dek dört aylık süre olduğu dikkate alındığında; emekçinin mevcut gelirinin iyiden iyiye dibe vuracağı aşikar. 10 milyona yakın asgari ücretli 1 Ocak 2025’ten geçerli olacak zamlı parayı 1 Şubat 2025’te alacak. Dört ayda çarşı pazarın harareti dinmezse daha da perişan olacak emekçi.
Hükümetin asgari ücrete 2025 yılı için öngörülen yüzde 17.2’lik enflasyon oranı kadar zam yapmayı düşündüğü kamuoyuna yansıdı. Eğer bu yönde artış yapılırsa 20 bin TL civarında ücret ortaya çıkar. Ki bunu ne işçi sendikaları ne de emekçi kabul eder. Can yakan hayat pahalılığı karşısında net 20 bin TL’nin ciddi anlamı olmaz. Yeni yılın ilk üç ayından sonra da hızla erimeye başlayacaktır.
Eğer asgari ücrette 12 aylık TÜFE oranında artış yapılırsa o da yüzde 40’ı biraz aşar. Beklentiler bu yönde. Tabii TÜFE öngörülen rakamın üzerinde çıkıyor. Sürekli revize edilen TÜFE beklentileri, bunu açıkça ortaya koyuyor.Temmuzda ara artış yansıtılmayan asgari ücrete patronların şiddetli itirazlarına rağmen yüzde 40-60 arası zam yapılması kuvvetle muhtemel.  Hükümetin de bu artışa olumlu baktığı dillendiriliyor. Zamda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in tutumu bağlayıcı olacak.  Çünkü enflasyonla mücadele politikası gerekçesiyle düşük zam yapılan ücret ve maaşlar baskılanıyor. O nedenle Mehmet Şimşek’in asgari ücrete yüzde 50’ye varan zammı kabul etmesi zor görünüyor. Yine de son sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan söyleyecektir. 
Bıçağın kemiğe dayandığı ortamda işçi sendikalarının meydanlarda göstereceği tepki zammın belirlenmesinde etkili olacak. Ağustos ayından bu yana çeşitli illerde “Geçinemiyoruz” adı altında bölgesel basın açıklaması gerçekleştiren Türk-İş, DİSK ve Hak-İş, ekim ayında Ankara’da coşkulu mitinge hazırlanıyor. Emekçi, Başkent’te asgari ücretin dört kişilik bir ailenin insanca yaşanabilir, zorlanmadan geçimini sağlayacak tutarda belirlenmesini hükümete seslenecek. 
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçileri temsil eden Türk-İş  diğer konfederasyonlar ve tabandan gelecek istemler doğrultusunda zam talebini komisyona iletecek. Lakin muhalefetine rağmen komisyonda hükümet ve patronların oy çoğunluğu ile emekçiyi hoşnut etmeyen asgari ücret saptanıyor. Toplumun büyük çoğunluğu; asgari ücrete, asgari emekli aylığına kısaca asgari yaşama mahkum edildi. Türkiye’de asgari ücret kapsamı yüzde 50 civarında iken AB’de asgari ücret kapsamı yüzde 4 düzeyinde. Ücret ve maaşların baskılanmasından ötürü neredeyse her 2 çalışandan biri asgari ücret veya ona yakın ücret almaktadır. Asgari ücretliler ülkesine dönüştük. Can yakıcı hayat pahalılığı altında en çok emekli ve asgari ücretli ezilmektedir.
Bu nedenle asgari ücrete yapılacak zam çok ama çok önemli emekçiler için. Aynı zamanda çalışma yaşamında önemli parametreler asgari ücrete bağlı...