Cumhurbaşkanlığı Sofrası'na konuk olan Derin Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan, "Önceki dönemlerde yapılmış olan bazı yumuşak politikaların işte ne bileyim Sayın Abdullah Gül'ün gidip Erivan'da maç seyretmesi gibi olayların sayın Cumhurbaşkanımızın tasvip ettiği tavırlar olmadığı noktasında bir konuşma geçti, böyle bir izlenim edindik" dedi.

TARİHÇİLERLE 1915 OLAYLARINI DEĞERLENDİRDİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Sofrası sona erdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarihçilerle birlikte Birinci Dünya Savaşı ve 1915 olaylarını masaya yatırdı.

Sofranın ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Derin Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan, Türkiye'de tarih alanında bir açıklık olduğunu ve bu açıklığın giderilmesi noktasında önemli çalışmaların yapılacağını söyledi.

Sofradaki konuların detaylarını açıklayan Armağan, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada en önemli husus olarak Ermeni soykırımı iddialarını dile getirdi. Gerekse Putin'in açıklamalarından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Gerekirse Türkiye'nin Rusya ile diplomatik ilişkilerini gözden geçirebilecek kadar işin ucunun gidebileceğini, bu konuda geri adım atmayacağını ve bu konuda Türkiye'nin siyasi düzlemde de olsa akademik düzlemde de olsa tavrını netleştirmesi gerektiğini ifade etti. Bir uzlaşma, yumuşama 'biraz onlar öldürdü biraz biz öldürdük' şeklindeki bir yaklaşımın asla doğru olmadığını net bir şekilde tavır konulmasının hayati bir öneme sahip olduğunu belirtti" diye konuştu.

"OSMANLI ERMENİLERİ DE BİZİM İÇİN AYNI DEĞERDEDİR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 24 Nisan'da yaptığı açıklamada kullandığı 'Osmanlı Ermeni' tabirini sofrada da kullandığını kaydeden Armağan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Osmanlı Ermenileri, Osmanlı'nın Müslümanları, Kürtleri, Türkleri neyse Osmanlı Ermenileri de bizim için aynı değerdedir. Dolayısıyla onlara yapılan zulüm haksızlık nasıl bir Türklere yapılmış olduğunda bizi üzüyorsa onlara yapılan da bizi aynı şekilde üzecektir şeklinde bir vurguda bulunması çok önemli bir tavır değişikliğiydi. Burada bizim kendisine yönelik yaklaşımlarımızda Türkiye'nin tavrını devam ettirmesi ve dışarıda mümkün olduğu kadar bu lobi faaliyetleriyle tavrını anlatması ama içeride de toplumun bilinçlendirilmesi noktasında her türlü çabanın gösterilmesi gerek akademik düzeyde gerekse de popüler düzeyde. Bu hadisenin doğruluğu üzerinden topluma anlatılması vurgulandı. Şu husus çok ısrarla altı çizilen bir nokta oldu; Türkiye inkar eden, kaçan, arkasını dönen, çark eden bir yaklaşımı bırakmalı. Ön alıcı, aktif ve kendisi politika belirleyen bir tavır içerisine girmeli."

"GÜL'ÜN ERİVAN ZİYARETİNİ TASVİP ETMEDİ"

Armağan, Türkiye'deki Ermenilerin, Ermenistan vatandaşı olan Ermenilerin Türk vatandaşlığına geçirilmesi konusunda bir tekliflerinin olduğunu aktardı.

Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Armağan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'de yaşayan Ermenileri vatandaşlığa alınmasına konusunda ne gibi düşünceleri olduğu yönündeki bir soruya ise, "Bizim için bir sakıncası olmaz' dedi. '40 bin kişi Türk vatandaşlığına geçer. Bu adımı atarız ama bunun karşılığında da Ermenistan'ın bir adım atmasını bekleriz' dedi. Yani mesela Ermenistan'dan Türkiye'ye göçmüş olan Van bölgesinde birçok Türk var, Müslüman var mesela bunlarında aynı şekilde Ermeni vatandaşlığına tekrar alınması mümkün olacak mı? 'Bizde bunu isteriz yani bir şey yapılacaksa dış politikada bir şey verirken bir şeyde almamız lazım. Hep veren taraf, hep taviz veren taraf, müsait davranan taraf biz olursak o zaman bu işi halledemeyiz dedi. Avrupa'da hiçbir başkentte cami eksikliği yok. Bir tek Selanik'te Yunanistan'ın başkentinde cami yok. Mesela bu konuda iki tane camimiz bu camilerden bir tanesini hiç değilse açın bizde ruhban okulunu açalım. Bu konuda bizim çekineceğimiz bir şey yok açalım. Sizde hiç değilse orada bir Türkiye'den giden turistlerin hiç değilse namaz kılacağı yer yapın. Yani dolayısıyla bir şey verirken bir şeyi de alabilmemiz lazım. Aksi halde veren taraf olursak büyük devlet olma özelliğimizi kaybederiz daha sonra başka şeylerde sürekli bizden tek taraflı istenmeye başlar' diye konuştu. Dolayısıyla bu noktada daha önceki dönemlerde yapılmış olan bazı yumuşak politikaların işte ne bileyim sayın Abdullah Gül'ün gidip Erivan'da maç seyretmesi gibi olayların sayın Cumhurbaşkanımızın tasvip ettiği tavırlar olmadığı noktasında bir konuşma geçti. Böyle bir izlenim edindik. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Dolayısıyla orada yumuşak davranmaktan ziyade net olalım. Biz Ermeni düşmanı değiliz, biz Ermenileri her zaman kucak açmış devletiz. Dolayısıyla bugün bu meselenin çözülmesinde de bir adım atılması gerekiyorsa atalım ama bunun karşılığında da bu adım attığımız devletin bize de aynı şekilde adımla cevap vermesi sayesinde biz yine bir karşı adım atarak bu süreci olumlu noktaya taşıyabiliriz' dedi" diye konuştu.

"GEREKİRSE ELÇİYİ GERİ ÇAĞIRACAK"

Armağan, "Rusya konusunda da Putin'in söylemine yönelik spesifik ifadesi oldu mu sayın cumhurbaşkanın birde diplomatik ilişkilerin tekrar gözden geçirilmesine kadar bu konuda herhangi bir girişim olmuş mu?" diye sorulması üzerine ise şu cevabı verdi:

"Bu konuda bir görüşme yaptığını Putin'le, telefonla konuştuğunu ve üzüntülerini dile getirdiğini söyledi. Arkasından da Türkiye'nin gerekirse bu diplomatik ilişkilerini gözden geçireceğini yani büyükelçiliği gerekirse kaldırıp başkonsolosluk düzeyinde hatta gerekirse de maslahatgüzarı seviyesine kadar indirebileceğini söyledi. Yani burada Rusya ilişkilerimiz iyi, biz Putin'le iyi anlaşıyoruz ama böyle bir milli konuda bizim taviz vermemizin mümkün olmadığını dünyanın görebilmesi gerekiyor. Bu kadar ilişkilerimizin iyi olduğu bir ülkeye de karşı bile bu tavrı göstere bilmeliyiz şeklinde bir göstereceklerinden değil ama gerekirse bunu deneye biliriz gibi bir ifade kullandı."