Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılayabilmek için nükleer reaktörün kurulması gerektiğini belirten Prof. Dr. Yılmaz Kaptan, nükleer gücün sadece enerji üretimine değil, ilaç ve savunma sanayisine de katkı sağlayacağını söyledi.
Türkiye’de üretilen enerjinin mevcut talebe yetmediğini belirten İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Kaptan, Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılayabilmek için nükleer reaktörün kurulması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin birincil enerji açısından yüzde 70, elektrik üretimi açısından ise yüzde 60 dışa bağımlı olduğunu belirten Prof. Dr. Yılmaz Kaptan, “10 yıl sonrayı planlayarak tüm doğal kaynaklarımızı kullanmamız gerekiyor. Bir nükleer reaktörde elektrik enerjisi üretilirken başka çalışmalar da yapılabilir. Bu nedenle nükleer gücü sadece enerji üretimi olarak düşünmemeliyiz. Çünkü reaktörün ilaç ve savunma sanayisine de katkısı olabilir. Örneğin günlük kullanılan kanser hastalarının ilaçları hazırlanır ve uçakla gelir. Bunlar radyoaktiftir. Biz bu radyoaktiviteyi üretmiyoruz ve yurt dışına dünyanın parasını veriyoruz. Nükleer gücü bu yönde de kullanabiliriz” dedi.
“BUGÜN AKKUYU, YARIN SİNOP, ERTESİ GÜN BAŞKA BİR YER”
Nükleer reaktör kurulumuna bir kere başladıktan sonra devamının geleceğini belirten Prof. Dr. Yılmaz Kaptan, “Nükleer üretimine başlamak ve yatırım kararını almak bir taneyle bitmez. Türkiye şu anda üçüncüsünü de yapalım demeye başladı. Birincisini 30 yıl sonra devreden çıkardığımızda yeni bir reaktörün devreye girmesi lazım. Bugün Akkuyu, yarın Sinop, ertesi gün başka bir yer” dedi.
Nükleer santralin hükümet değil, devlet politikası olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Yılmaz Kaptan, “Türkiye’nin nükleer potansiyelini kullanabilmesi için reaktör gereklidir ancak bu nükleer reaktör hükümet değil, devlet politikası olmalıdır. Çünkü şu anda çok büyük bir yatırım yapılıyor. Devlet politikası demek, bugün karar verildiyse bu süreç devam edecek demektir. Ayrıca Çernobil’in etkisi Türkiye’ye de dokundu. Ermenistan’da sınırımızdan 30 kilometre ötede 40 yıllık bir reaktör var. Demek ki bir nükleer reaktörün benim ya da başkasının ülkesinde kurulmasının çok farkı yok” diye konuştu.
Nükleer reaktörün de taşıdığı riskin tartışılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Kaptan, “Enerji açığımızı kapatmak için yeni kaynaklara ihtiyaç duyuyoruz. Nükleerde risk var ama bunun tartışılması gerekiyor. ‘Biz Türkiye olarak karar verdik, nükleer reaktör kuracağız’ demiyoruz. Uluslararası ajansıların her birinden lisans alıyoruz. Kamuoyunun bu konuda bilinçlenmesi lazım” dedi.
Alternatif enerji kaynaklarına da değinen Prof. Dr. Yılmaz Kaptan, “Rüzgar enerjisi için 600 megavat enerjiye kadar lisans veriyoruz. Teknoloji ise güneş enerjisinin yüzde 100 dönüşmesine imkan vermiyor. Yani son teknolojiyi kullansak bile bunlar yetmez” ifadelerini kullandı.
“REFERANDUM YAPILABİLİRDİ”
Nükleer güç santralinin kurulması için referandum yapılabileceğini belirten Prof. Dr. Yılmaz Kaptan, “Referandum yapılsaydı ve oradan çıkan sonuca göre karar verilebilseydi hükümet çok rahatlardı. ‘Siz istediniz, yaptık’ ya da ‘Yapmıyoruz ama evinizde 100 kilowatt saatten başka elektrik enerjisi kullanmayacaksınız’ diyebilirdi. Vatandaşların her biri bugünden itibaren kullandığı enerjinin yüzde 10’nu kullanmayacaksa bu enerji ihtiyacını karşılarız. En büyük enerji üretimi enerjiyi daha tasarruflu kullanmaktır. Ancak bugün herkesin elinde akıllı telefon var ve insanlar enerji kullanım alışkanlarının düşmesine dayanıp dayanamayacağını düşünmemiz lazım” dedi.