Sayıları giderek artan üniversitelerin birçoğu, yetersiz altyapı ve eksik akademik kadrodan ötürü beklenen gelişmeyi bir türlü sağlayamıyor.
Ülkemizde 131’i devlet, 78’i vakıf olmak üzere 209 üniversite eğitim veriyor. Lakin birçoğu birer “tabela üniversitesi” olmaktan öteye geçemiyor. Buralardan mezun olan öğrencilerin iş sahibi olabilme olanakları, diğer nitelikli üniversite mezunlarına göre hayli az. Salt diploma sahibi olabilme adına puanı düşük ve sıralaması çok geride olan öğrenciler tarafından tercih ediliyor. Mezunları torpil bulabilirlerse kamuya kapağı atarak ancak iş sahibi olabiliyor...
Ne denli övünülse de üniversite sayısını artırmanın nitelikli eğitime katkı sağlamadığı aşikar. Her ile üniversite açmak eğitim çıtasını yukarıya taşıyamıyor. Nitekim yapılan uluslararası araştırma ve sıralama bunu kanıtlıyor.
Üniversiteler hakkında haberleri ve gelişmeleri bildiren Londra kaynaklı haftalık dergi Times Higher Education’ın (THE) 2022 Dünya Üniversite Sıralaması’nda Türk üniversitelerinden sadece 1 vakıf üniversitesi yer alabildi. Oysa 2015 yılında listede 3’ü vakıf, 3’ü de devlet olmak üzere 6 üniversite kendine yer bulabilmişti. 2015 yılından bu yana sayı giderek düşüyor.
Uzmanlar ve akademisyenler gerilemedeki temel etmenin bilimsel yayınların zayıflığı ve liyakatsız kadrolar olduğu görüşünde. Bilimsel üretim olmayınca doğal olarak o listeye giremiyor üniversitelerimiz. Yani bırakın her ili, ilçelerde lise açar gibi üniversite açmanın yüksek öğretime ve bilime katkı sağlamadığı net olarak görülüyor. Ancak öğrenciyi diploma sahibi yapıyor. 
Akademik kadronun da çok bilimsel yayın ürettiği söylenemez. Nitelikli üniversite eğitiminin olmazsa olmazı bilimsel yayın sayısının çoğalması, bunların uluslararası dergilerde yayınlanmasıdır. Yükseköğretim Kanunu’nda yapılan değişiklikler, baraj puanının bu yıl kaldırılması eğitimi olumsuz etkiliyor.    
Malum Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) bir süre önce açıklandı. Üniversite adayları sınav sonuçları ve sıralamalarına göre tercihlerini yapıyor. Tercihler sonunda kazandıkları üniversiteler belli olacak. Kimi gönlündeki üniversiteye kaydını yaptıracak, kimi puanı ve sıralaması doğrultusunda birine gidecek, kimileri de maddi durumu ve puanına göre vakıf üniversitesinde eğitim görecek.
ODTÜ, Hacettepe, Ankara Üniversitesi, Gazi, İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp, İTÜ, Yıldız Teknik, KTÜ, 19 Mayıs, Atatürk, Ege, Çukurova, Erciyes, Dicle gibi kökleşmiş devlet üniversitelerinin yanı sıra Bilkent, Başkent, Çankaya, Atılım, TED, Koç, Sabancı, Bahçe şehir, Yeditepe, Maltepe gibi vakıf üniversiteleri donanımlı kadroları ile diğerlerine göre öne çıkıyorlar. Bu üniversiteleri bitirenlerin iş bulabilme olanakları ve tercih edilmeleri hayli yüksek.
Kaliteli eğitim bir ülkenin geleceği ve umududur. Öğrenciye anaokulundan başlayıp üniversite sonuna değin verilecek eğitim donanımlı bireyler ve üreten bir ülke oluşmasını sağlayacaktır.
Bunun yolu “Tabela üniversiteleri” kurmak değil, eksiklikleri gidererek altyapıyı güçlendirmek, intihal yapma yerine araştıran ve bilimsel yayınlarıyla dünyada dikkat çekecek akademik kadroyu çoğaltmaktan geçiyor...