Zeytin ağaçları ağlıyor…

Abone Ol

Ankara’da eylem yapan Egeli köylüler gibi yasanın çıkması ile yerinden yurdundan kovulacak zeytin ağaçları da hıçkıra hıçkıra ağlıyor.
Yatağan ve Milas’taki zeytinlik alanların maden sahasına açılmasına ilişkin torba yasa teklifi TBMM’ Genel Kurulu’nda kabul edildi. Muhalefetin büyük tepkisi, Ankara’ya gelerek Meclis’e çok yakın parkta açlık grevine başlayan Muğlalı köylülerin şiddetli itirazlarına karşın yasa teklifinin maddeleri bol tartışmalı, kavgalı oturumlarda iktidar partili milletvekillerinin oyları ile birer birer kabul edildi.Mal kaçırır gibi yasa çıkarıldı.
Tatile çıkmaya hazırlanan AKP ve MHP’li vekiller, zeytin ağaçlarının idamı niteliğindeki teklifin bir an önce yasalaşmasının gayreti içinde idiler. Kamuoyunun, sivil toplum örgütlerinin, özellikle ekmeğini zeytinden çıkaran köylülerin itirazları, görüşleri, eylemleri görmezden gelindi. Bir avuç patronun isteği doğrultusunda hazırlanan düzenleme ile zeytin ağaçları yerinden sökülerek başka alanlara taşınacak.
Yöredeki termik santrallerin kömür gereksinimini karşılamak için bereketin, barışın, kardeşliğin simgesi bin yıllık zeytin ağaçları yerinden edilecek. Yapılan araştırmalara göre, kökünden sökülerek başka yere dikilen ağaçlar ya kuruyor ya da ürün vermiyor. Yunanistan, İtalya ve İspanya’da zeytin ağaçlarının hangi amaçla olursa olsun yerinden sökülmesi yasak. Biz ise yöre halkının geçim kaynağı, ekonomiye katkısı çok büyük olan zeytin ağaçları rant uğruna sökülerek sözüm ona başka yerlere taşınacak. Bu üç ülke hiç düşünemedi mi ağaçların başka yerlere taşımasını? Neden yasak getirdiler? Sorgulayan kimse yok.
Zeytinliklerdeki kömürün elektrik üreten santrallerin 10 yıllık gereksinimini karşılayacağı hesaplanıyor. Oysa ağaçlar yüz yıllarca ayakta kalarak ürün vermeyi, bereket saçmayı sürdürüyor . 10 yıllık kömür ihtiyacı için o canım zeytinlikler talan edilecek, derin çukurlar kazılacak, gözü yaşlı köylü ekmeğinden olacak. Ankara’da hıçkıra hıçkıra ağlayarak yasanın geri çekilmesini isteyen üretici haksız mıydı? Son 19 yılda 9 kez TBMM Genel Kurulu’na getirilen, yoğun tepkiler üzerine geri çekilen yasa teklifi ile taşınan her zeytin ağacı için 2 ağaç dikilmesi, zeytinliği maden için kamulaştıran köylülere kamu arazilerinin 20 yıl kiralanması öngörülüyor. Yasa teklifinde ne kadar değişiklik yaparsan yap, zeytin ağaçları yerinde verimli, bolluğun timsalidir. Aslında bu iki değişiklik tepkileri bir ölçüde dindirme amaçlı. Ne ki bilinçli üretici bunlara inanmadı, ağacını kararlılıkla savundu.
Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı rapora göre Milas ve Yatağan’daki maden sahalarının genişletilmesinden 57 köy etkilenecek, 25 köy doğrudan maden sahası içerisinde kalacak. Yaklaşık 4 bin 255 hektarlık zeytinlik alan zarar görecek. 820 bine yakın zeytin ağacının yok olacağı öngörülüyor. Bunların yanı sıra 18 bin 762 hektar orman alanı, 10 bin 490 hektar tarım arazisi ve 1.298 hektarlık doğal sit alanı olumsuz etkilenecek. Su kaynakları da zarar görecek. Hal böyle iken iktidar yasayı gözü kara çıkardı. 10 yıl sonra ne olacak o delik deşik alanlar, eski halini alabilecek mi.
Zeytin sadece bir tarım ürünü değil bir kültürdür. Antik Yunan’da barışın simgesi, Akdeniz’de yaşamın kendisidir. Bir avuç şirketin çıkarı için binlerce yıllık tarım kültürü, Türkiye’nin tarımdaki geleceği, gıda güvenliği göz göre göre yok edilecek. Büyük emekle yetiştirdiği zeytinliklerin rant uğruna yok edilmesine göz yaşları ile isyan eden köylüler ne yapacak şimdi. Kömür karın doyurur mu? Ekmeğini, aşını yitirecek garibanlar.