Türk polisini
öyle sıradan ifadelerle
anlatmak
kolay değil!..
Kavgadan
hakarete,
hırsızlıktan
yolsuzluğa,
yaralamadan cinayete,
tecavüzden alıkoymaya,
uyuşturucudan
sahteciliklere,
kaçakçılıktan
insan ticaretine,
ölümlü ve yaralamalı trafik kazalarından
suda boğulmalara,
evinden yurdundan kaçan çocuktan
tehdit altındaki
kadınlara,
vatandaşın malına çöken
mafyasından
terör örgütlerine
kadar neredeyse
hayatın her noktasında
canı pahasına
çalışan
polisler;
bu uğurda
gazi de oluyor,
kahpe kurşunlarla
toprağa da düşüyor...
Bu mu sadece?..
Karşıdan karşıya geçmek isteyen
yaşlının,
yolda kalmışın
yolunu şaşırmışın,
caddenin ortasında
düşerek canıyla boğuşanın ve
sınava yetişemeyen
öğrencinin de
imdadına koşan
onlar...
Polis, namuslu vatandaşın yanında...
Elbette karşı oldukları var!..
Onu da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten dinleyelim;
"Herkesin polisi, kendi vicdanıdır; fakat polis, vicdanı olmayanların karşısındadır"...
Güya çağdaş ülke olan
Amerika'da polis uygulamalarını
görünce,
Türk polisinin
insani yaklaşımları ve merhametiyle
farkı daha iyi anlaşılmıyor mu?..
45 yılı aşan meslek hayatımda,
nice il emniyet müdürleri,
müdür yardımcıları,
şube müdürleri,
emniyet amirleri, başkomiserler ve komiserler ile
polisler
tanıdım, dostluk ettim...
O günlerin imkansızlıkları içinde
devlet ve millet için
neler yaptıklarına da
bizzat tanık oldum...
Bataklığa sürüklenen
hayatları nasıl kurtardıklarına;
kendilerine zor yeten
maaşlarından ortak havuz yapıp,
gariban gençlerin
eğitimlerini
sürdürmeleri için
verdikleri mücadeleye de...
Fakir fukaraya
uzattıkları elleri de
gördüm...
Bunca hırsız ve uğursuzla
yasalar çerçevesinde
mücadele edip,
onlara hak ettikleri cezanın verilmesi
için delilden faile ulaşmaya çalışan
insanların,
emekli olduktan sonra da
görev yaptıkları bu şehirde
huzur içinde yaşamaları
kolay değildir!..
Samsun'da binlerce
emekli emniyet mensubu var...
Bu insanlar,
işini adam gibi yapmasaydı,
Samsun'un cadde ve sokaklarında
başları
dik gezebilirler miydi?..
Her meslekte olduğu gibi
polisin içinde de
"ayrık otları" olmuştur, olacaktır da...
Sonuçta onlar da
insan!..
Ancak, istisnalar üzerinden
bir meslek grubu için hükümde
bulunmak;
haksızlıktır, vicdansızlıktır!..
Kimler geldi, kimler geçti...
Bu şehirde görev yaparken,
adaletli hizmetiyle iz bırakanların
çoğuyla
hala görüşüyorum...
Çünkü, bu dostlukların
temeli,
kişisel çıkar ilişkisine
değil;
devlet ve millet sevgisi
üzerine inşa edilmiştir!..
Çalışma şartlarının ağırlığı içinde
çoğu zaman ailelerini de
ihmal eden
bu insanların
sıkıntıları da yok değil!..
Buna rağmen,
hak-hukuk kavramı içinde
kendilerine
teslim edilen
adalete açılan ilk kapının
anahtarı
hiç kaybedilmemiştir!..
Gerçeğin peşinde
adeta kılı kırk yararak,
bir kuyumcu terazisinin
hassasiyetinde
çalışan
bu insanlara,
"Allah kolaylıklar
versin" diyorum...
Halkın mal ve can
güvenliği
için
kimi zaman gazi olanlara
minnet duygularımızı iletirken,
kimi zaman da kahpe kurşunlarla
toprağa düşerek
şehitlik mertebesine yükselenlere
Allah'tan rahmet diliyorum...
Ve bu vesileyle Emniyet Teşkilatı'nın da
kuruluş yıldönümünü kutluyorum...