Samsun'un
çok eskilerde
eski "çakal takımı"nın
taktiğiydi:
"İti ite kırdırmak"...
Kan davalılar
başta olmak üzere
alacak-verecek
meselesinden aralarında
husumet
bulunanların;
kendileri ve ailelerinin
başları
belaya girmeden
düşmandan
kurtulma
yöntemiydi bu...
Eskiler, çok iyi
bilir
elbette...
Bir süre
ticarette
rakip yok etmede
de
denenmedi değil!..
O "çakal takımı"
rakiplerini, adeta tereyağından
kıl çeker gibi
zahmetsizce
aradan çıkarmıştı...
Bu yöntem,
son yıllarda
artık
siyaset arenasında...
Bilip bilmeden,
kimin asıl amacının ne olduğunu
araştırmadan
bodoslama
işin içine girenlerin
kaybolabileceği
şeytani bir plan içinde hem de...
Taraflar,
birbirleri hakkında
kuytu köşelerde sarfettikleri
sözler nedeniyle
kamuoyunda
"düşmanmış" gibi
bilinse de
durum aslında
öyle değil!..
Yandaşlar,
aleyhte propaganda
yapadursun,
asıl aktörler
"Al gülüm, ver gülüm" dümeninde...
Fillerin
tepişmesiyle,
çimenlerin ezilmesi
misali;
mağduriyeti,
bu
siyasi figürlere samimi biçimde
inananlar
yaşamakta...
"Vay be" isyanları
ve 
sonrasında hayal kırıklıkları,
kırgınlıklar ve
dargınlıklar boşuna...
Gidenin yeri çabuk doluyor...
Eskinin
hakaret edenleri,
tehdit savuranları
"kahverengi burunlular" 
çoktan ön saflarda...
Yani, ortada
"Bu kadarı da olmaz" dedirten
müthiş bir
omurgasızlık var
aslında...
"İti ite kırdır, aradan sıyrıl"
tezgahında
bile bile
"tetikçilik" yapanları
bekleyen akıbet,
hiç de "sır" değil!..
Aktörler değişecek,
"kısır döngü" devam edecek!..
O yüzden derim ki,
"sinsi" planlarla
aklı sıra
bize rol biçmeye
kalkışanlar,
yanıldıklarını
anlayacaktır!..
Ne birilerinin
kişisel hesaplarıyla
başkalarına "düşman" olurum;
ne de
"tetikçisi"...
"Kül yutmam" havalarında
afra-tafra yapıp,
mangal boynunda
gezenler; herkesi kör,
milleti sersem sanıyor galiba...
Mesele; millet, devlet,
bayrak ve Samsun
olursa,
akan sular durur!..
Gerisi, bu yaştan sonra
benim için "fasa fiso"...
Bilmem anlatabildim mi?..