Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün emekliye ayrıldığı 30 Haziran her yıl  Emekliler Günü olarak kutlanıyor.
28 Haziran- 4 Temmuz arasını içeren “Emekliler Haftası”nda ise çeşitli etkinliklerle milyonlarca emekli, dul ve yetimin yaşadığı sorunlar, gündeme taşınıyor. Bu yıl Kurban Bayramı’na denk gelse de emekli  sendikası üyeleri  günlerinde maddi yetersizliklerini  “çay-simit” eşliğinde dile getirdi 
16 milyona yaklaşan emekli işsizlerle birlikte toplumun en yoksun ve satın alma gücü dibe vuran kitlesidir. 7500 lira gibi son derece düşük aylık alan 9 milyon emekli bu para ile bir ay geçinmeye çalışıyor. Dul ve yetimlerin durumu daha vahim. 4-5 bin lira gibi saçma aylıkla ayakta durmaya çalışıyorlar.
Yüksek gelire sahip Avrupalı ve Rus turistler, ülkemizin cenneti andıran yerleşim birimlerinde tatillerini yapıp, yorgunluklarını atarken, bizimkiler ancak parklarda banklarda bir ağacın gölgesinde gününü geçiriyor. Tatili ve kurbanı unutalı yıllar oldu. Artık torunlarına harçlık dahi veremez konuma geldi. Gözler temmuz zammına çevrildi. Hiç olmazsa soluklanabilecekleri artış istiyorlar.  Beklenti refah payı ile birlikte en az yüzde 40-50 arasında zam.   
En düşük aylık ile yılda dört kez ödenecek bayram ikramiyesinin yürürlükteki net asgari ücret düzeyine yükseltilmesi, aylık bağlama oranının yüzde 70 oranında olması ve büyümeden pay verilmesi, kira yardımı yapılması,  yüzde 4-5 oranındaki ek ödeme tutarının yüzde 8-10’a çıkarılması, yeni intibak yasasının hayata geçirilmesi, aylıkları pula döndüren sağlık hizmetlerinden yapılan kesintilerin sonlandırılması olmazsa olmazları.
Talepleri at ile deve değil. Yıllarını devlete harcamış, primini ve gelir vergisini düzenli ödemiş eli öpülesi büyüklerimize bu haklar çok görülmemeli. Ailesiyle birlikte gönüllerince tatil yapmak onların da hakkı.
Bu arada yoğun yakınmalara yol açan nisandaki 7500 liralık en az aylık ödenmesine ilişkin yasadan dul ve yetimler çok az yararlanmış, hatta çoğunluğu bu haktan yoksun bırakılmıştı. Sistem adil olmadığından özellikle de hisselerin farklı olması hak kayıplarına yol açıyor. 
1 Ekim 2008 öncesinde SSK tarımdan emekli olup ölen babasından yetim aylığı alan kız çocuğunun hissesi yüzde 25 iken ölüm tarihi 1 Ekim 2008 sonrası babasından aylık alan kız çocuğunun hissesi yüzde 50. İki kat fark mevcut. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Emekli aylıklarında ve hak sahiplerinde eşitliğin sağlanması adına düzenleme yapılması kaçınılmazdır. 
Nisan ayındaki aylık artışından yararlanamayan dul ve yetimin mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik önümüzdeki günlerde maaş zammına ilişkin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek torba yasaya bir madde eklenmelidir.