Emeklinin aylığı ve geliri hızla eriyor, giderek yoksullaşan, eline geçen 10 bin TL aylıkla ölmemeye çalışan milyonlar haykırmaya devam ediyor. 
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) öncülüğünde çeşitli illerde toplanan dar ve sabit gelirli kitle, siyasi iktidara sesini  bir kez daha duyurmaya çalıştı. Yerel seçimlerin yapılacağı 31 Mart’a dek insanca yaşanır aylık taleplerini alanlarda dile getirecekler.  
İstanbul’da düzenlenen mitingde konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yıllarca çalışan, üreten, prim ödeyen emeklilerin insanca yaşam sürdürmesinin ülkeyi yönetenlerin görevi ve sorumluluğu olduğunu ifade etti. Emeklinin açlık ve yoksulluk ile karşı karşıya kalmasına iktidarın politik tercihlerinin yol açtığına dikkat çeken Çerkezoğlu, 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası uyarınca, emekli aylığı bağlama oranları ve güncelleme katsayılarının düştüğünü anımsattı.
Yasadan ötürü aylıkların düşük saptandığını vurgulayan Arzu Çerkezoğlu, siyasi iktidarın “ kaynak yok” diyerek aylıklara seyyanen zam yapmadığını, oysa kaynağın bulunduğunu, niyetin olmadığını söyledi.
Eli sıkı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, memura, işçiye, emekliye yüksek zam verilmesine şiddetle karşı.  Alev gibi her yeri kavuran yaşam pahalılığına karşın, aylıklara 6 aylık enflasyon zammını yeterli görüyor. Şimşek’in katı tavrından ötürü emekliye beklediği seyyanen artış yansıtılmadı, bayram ikramiyesi 3 bin TL olarak saptandı. Her ne denli seçim öncesi emekliyi soluklandıracak artış yapılmak istense de Mehmet Şimşek engeline takıldı. Sanki hayat pahalılığının ve yüksek enflasyonun sorumlusu emekliler. “Vur abalıya” misali hep emekçiden, emekliden kısılıyor. Oysa öyle yerlere öyle gereksiz paralar harcanıyor ki. Mevcut kaynaklardan aylık zammı karşılanabilir Yeter ki niyet olsun.
Arzu Çerkezoğlu’nun dikkat çektiği gibi emekli aylıklarının düşük  düzeyde saptanmasında 5510 sayılı yasa etkili. Yasada ve sosyal güvenlik sisteminde yeniden yapılanma gerçekleştirilmezse aylıklar daha da düşecek.    
DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından yapılan araştırmada  emeklinin içinde bulunduğu acınası durum bir kez daha gözler önüne serildi.
Araştırmaya göre Türkiye’de ortalama emekli aylığı merkezi Avrupa ülkelerinin 6’da 1’i düzeyinde. 2012 yılında Türkiye’den daha düşük  aylığa sahip 9 Avrupa ülkesi varken bu sayı 2021’de 1’e düştü. Emekli aylık ödemelerinin gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı 27 AB ülkesinde ortalama yüzde 9.5 iken Türkiye’de sadece yüzde 4.1 oranında.
2022 yılında Türkiye’de emekli ve hak sahiplerinin aylık ortalaması asgari ücretten yüzde 22 fazla iken 2023’te yüzde 26’sının altına geriledi. 2002 yılında çalışan ve iş arayan emeklinin oranı yüzde 36.6 iken Aralık 2023’te bu oran yüzde 55.3’e yükseldi. Yani 10 milyona yakın emekli aylığı yetmediğinden ileri yaşına rağmen ikinci işte çalışıyor.
Prim gelirlerinin emekli aylıklarını ve sağlık ödemelerini karşılama oranı 2022 yılında yüzde 61 iken 2023’te yüzde 76.4’e yükseldi. Ancak EYT yasasından yararlanan 2 milyona yakın kişinin emekli olması ile SGK’nın aktif-pasif oranı 1.66’ya düştü. Kaçak ve kayıpların peşine düşülmesi ile 2 çalışanın 1 emekliyi finanse etmesi yeniden sağlanabilir. SGK’nın prim tahsilatını artırmak ve kayıt dışılığı önlemek için radikal adım atılması olmazsa olmaz.
Aylıkların insanca yaşanabilir düzeye yükseltilmesi “kaynak yok” denilerek geçiştirilemez. Zira kamuda israftan ve gereksiz yerlere para harcamaktan, müteahhitlere bol kepçe ödenekten kaçınılarak saatlerce ucuz et kuyruğunda bekleyen garibanlara yüksek zam verilebilir...