2015 yılında hayata geçen promosyon ödemesi uygulamasındaki farklılıktan ötürü; yüz binlerce emekli, yoksun ve haksızlığa uğruyor.   
Özel bankaların promosyon yarışı olanca hızı ile sürerken, kamu bankaları yerinde sayıyor.
Temmuzda aylıklara yapılan yüzde 42.5 oranındaki zammın ardından özel bankalar 13.7 milyon emekliyi bankalarına çekebilmek amacıyla üç yıllık ödenen promosyon tutarını oldukça artırdı. Halen 8 bin- 8.500 lira arasında promosyon ödeyenler var. Yarışın hızlanması ile tutarın 10 bin liraya dek yükselmesi olası. 
Promosyon yarışının hayat pahalılığından bunalan gariban insanlara yaradığı aşikar. Aldıkları parayla bir ölçüde soluklanıyor, temel gereksinimlerini karşılıyorlar.
Özel bankalar, aylığını taşıyan emekli, dul ve yetime ne denli bonkörse kamu bankaları o denli cimri.  Zira 3 kamu bankası hala üç yıl için emekliye komik sayılacak tutarda en çok 750 lira ödüyor. Bu para garibanların hangi yarasına merhem olabilir ki? 
Aylığını halen buradan alan, kredi ve kredi kartı borcu nedeniyle kamu bankalarına bağlanan emekli, özellere başvuruda bulunamıyor. Emeklinin çoğunluğu özel banka şubelerinin bulunmadığı ilçe ve beldelerde yaşıyor, zorunlu olarak kamu bankalarına gidiyor ve çok düşük promosyon önerisi karşısında şoke oluyorlar.
Bazı kamu kurumlarında çalışanlara 40-50 bin lira arasında promosyon ödendiği dikkate alınırsa, 750 liranın günün zor koşullarında ne denli komik olduğu görülüyor. Simit ve ekmek 5 liraya yükselmiş. 3 yıl için 750 lira neyin nesi Allah aşkına? Bu resmen emekliyle dalga geçmek. 
Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı ayrımcılığa yol açan olumsuzluğun giderilmesi için kamu bankalarının da promosyon tutarını mutlak suretle artırmaları gerekiyor. Zira aynı maaş ve aylığı alan bir kısım emekliye 8 bin liraya varan promosyon ödenirken, kamu bankalarının hala 750 lira vermesi, sosyal adaleti ve vicdanları incitiyor. 
Aslında promosyon emekliye bir ölçüde soluk aldırsa bile en düşük aylıkların net asgari ücret düzeyine yükseltilmesi şart. Hala 3.500 lirayla geçinmeye çalışan insanlar mevcut. Dayanılmaz boyuta ulaşan, canlar yakan hayat pahalılığı karşısında bu paranın ne anlamı olabilir ki?
Temmuzda 5.500 liraya çıkarılan net asgari ücret de 6 bin lirayı bulan açlık sınırının gerisinde kaldı. Alev topu gibi her yeri yakan çarşı pazar fiyatları karşısında zorlanan iktisaden geri kalmış kitle belirli gönence kavuşturulamadan toplumsal yakınma sonlanmaz. Bunun yolu da aylık ve maaşların oldukça yükseltilmesinden geçiyor...