Uzman Vaiz Hacı Mehmet Akdoğan: Maddi ve Manevi Hastalıklara Şifa Ramazan Ramazan ayı, Müminlere yaratılış gayesini ve sorumluklarını hatırlatan bir aydır. Ramazan ayı Allah’ın bir armağanı olup, Müslümanları insani değerlerle ve ahlaki erdemlerle eğiten bir okuldur...   On bir ayın sultanı olarak gönüllerde yer eden Ramazan, bütün içeriğiyle maddi ve manevi hastalıklarımız için bir şifa kaynağıdır. Ramazan, her türlü günah ve hatadan kaçarak ruhumuzu esaretten kurtardığımız ve huzur bulduğumuz, halimizi Allah’a arz ederek zayıflığımızı itiraf edip gurur, kibir gibi hastalıklardan kurtulmayı umduğumuz bir şifa ayıdır. Ramazan, “Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe hayra ulaşamazsınız.” buyuran Rabbimizin ikazı doğrultusunda hayır-hasenatımızla, yoksul, kimsesiz, garip ve muhtaçların dertlerine derman olarak cimrilik ve bencillik hastalığımızı tedaviye yöneldiğimiz bir şifa ayıdır. Namazlarımız, zekatlarımız, oruçlarımız, dualarımız, mukabelelerimiz, hatimlerimiz, sadakalarımız manevi olarak bizleri güçlü kılan, kalbimizi arındıran, umudumuzu artıran, zorlukların üstesinden gelmede bize güç veren nimetlerdir. Peygamberimiz (s.a.s.) “Her şeyin bir zekâtı vardır bedenin zekâtı da oruçtur.” hadis-i şerifi ile orucun bedenimiz için sıhhat, ruhumuz için ise manen arınma vesilesi olduğunu belirtmiştir. Oruç, teravih namazı, fitre, mukabele okunması ve Kur'an-ı Kerim'in hatmedilmesi gibi ibadetlerin ifa edildiği ve ihtiyaç sahiplerinin her zamankinden daha fazla gözetildiği bu ayda, "Bin aydan daha hayırlı" olduğu bildirilen Kadir Gecesi bulunmaktadır. Bu ayda herkese orucun olumlu etkisi olup, toplumu ve bireyleri heyecanlandıran bir atmosfer oluşmaktadır. Ramazan ibadet bakımından İslamın beş şartından dördünün en canlı ve yoğun yaşandığı aydır, "ramazan" denilince akla kaynaşma, görüşme ve sohbet etme gelmekte olup, bütün bunlar normal şartlardaki Ramazan için geçerlidir. Bu Ramazan, Kovid-19 ile mücadele eden bir yaşam sürüyoruz. Ona göre davranmak ve ona uygun bir Ramazan davranışı ve yaşayışı geliştirmek zorundayız. Fiziki ziyaretleşmeleri azaltalım ama büyüklerimize saygımızı ve küçüklere sevgimizi bir şekilde gösterelim. Bazen telefondan gelen bir ses, bir görüntü, bir selam ve sevgi mesajı ruhları diriltir, gönülleri ferahlatır ve gözleri aydınlatır. Hastalığa bulaşmayalım, hastalığı bulaştırmayalım, kendimizi ve çevremizi koruyup kurtaralım ama asla birbirimizden kopmayalım, akraba, komşuluk ve dostluk ilişkilerini sürdürmenin bir yolunu bulalım. Kendimizi bu hastalıktan korumak kadar başkalarını korumak da bizim hem görevimiz hem de insanlık sorumluluğumuzdur. İslam yardımlaşmaya büyük önem verdiği gibi bunun düzeninin nasıl olması gerektiğini en ince detayına kadar belirlemiştir. Zekat ve fitre verilirken öncelik akrabalarımız olmalıdır. Bunu komşularımız, mahalle sakinlerimiz, hemşehrilerimiz ve ülkemiz insanları takip etmelidir. Burada bir başka öncelik en muhtaç olandan başlamaktır. Uzakta da olsa daha düşkün ve daha muhtaç olan insanlar varsa, onlara öncelik verilebilir. Kovid-19'un gölgesinde ihya edilecek Ramazanda herkes birlik ve bütünlük duygularını asla yitirmemesi gerekmektedir. Salgına karşı en ön saflarda hayatlarını ortaya koyarak, sevdiklerini ihmal ederek canla başla savaşan sağlık ordumuza en azından dualarımızla moral destek olalım. Bu mübarek Ramazan günlerinde bir teşekkürümüz ve güler yüzümüz onlara hem cesaret verecek hem çalışma azimlerini artıracak hem de morallerini yükseltecektir. Ramazan ayının kalplerimize huzur, hanelerimize bereket, ailemize, ülkemize ve İslam alemine hayırlar getirmesini, insanlığın hidayet ve barışına vesile olması ve dileklerimle hayırlı Ramazanlar diliyorum... Hacı Mehmet AKDOĞAN Uzman Vaiz/SAMSUN