Bizleri yoktan var eden varlığından haberdar eden, bizleri İslam nuru ile müşerreflendiren, bizleri Müslüman bir anadan ve Müslüman bir babadan dünyaya getiren ve bizleri bir mevlidi nebi haftasına daha ulaştıran yüce mevlaya hamdü senalar olsun bütün selatü selamlar Efendiler efendisi sevgililer sevgilisi Hz. Muhammed (as) üzerine olsun.
 “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.  (Enbiya, 21/107) buyurulan peygamberimizi sevmek Allah'ın  emridir.  Yüce Allah; “De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici ve bağışlayıcıdır.” (Al-i İmran, 3/31) buyurmuştur.
Sevilmeye en çok layık olan hiç şüphesiz Allah Teâlâ’dır. Zira O “Vedûd”dur, sevgiyi yaratan, sevmeyi ve sevilmeyi insana öğretendir. Bütün sevgilerin kaynağı O’dur. Tüm kâinat, O’nun sevgi ve merhametiyle ayakta durmaktadır. Adı güzel kendi güzel Peygamberimizi sevmek, bize onun ümmeti olma şerefini bahşeden Rabbimizi sevmenin gereği, Onun yolundan gitmek, onun ahlakı ile ahlaklanmaktır.
Allah ve Peygamber sevgisi imandandır, imanın lezzetine varmaktır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir hadislerinde: “Şu üç özellik kimde bulunursa o kişi imanın tadına erer: Allah ve Resûlü’nü herkesten çok sevmek, sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmek, ateşe atılmaktan nasıl korkuyorsa imandan sonra küfre dönmekten de öylece korkmak.” (Buhârî, Îmân, 9.)
Sahabenin Peygamber sevgisindeki samimiyete bir bakalım; “Bir bedevi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: Kıyamet ne zaman kopacak? diye sordu. Efendimiz: “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu. Allah ve Resulünün sevgisini, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “O halde sen, sevdiğin ile berabersin” buyurdu. Tirmizi, Sünen, İlim, 39/16  (V;46) 
Sahabenin sevgisine bir örnekle devam edelim. Bir gün bir sahabi;

“–Ey Allah’ın elçisi! Ben Seni kendimden ve çocuklarımdan daha çok seviyorum. Evimde iken Seni hatırlıyor, hasretine dayanamadığım için hemen gelip seni görüyor, yüzüne bakıyorum. Senin ve benim ölümümü düşündüm de… Anladım ki, Sen vefat edip cennete girdiğinde peygamberlere mahsus yüce makamlarda bulunacaksın. Ben ise cennete girsem bile seni göremeyeceğimden korkuyorum!” Resûlullah (s.a.s) ona bir şey söylemedi. Bir süre sonra Hz. Peygamber (sas)’e Nisâ sûresinin 69. âyeti olan; “Kim Allah’a ve Resûl’e itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraber olacaklardır. Bunlar ne güzel arkadaştır!” ayeti nazil oldu. Resûlullah (s.a.s)  âyet-i kerîmeyi ashâbına okudu ve “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” buyurdu.
Yüce Allah bizi de Allah ve resulünü seven imanın tadını alan ve ahirette resulüne komşu olanlardan eylesin. Mevlidi nebi haftasının bizlere huzur bereket ve iyilik getirmesini yüce Allahtan niyaz ederiz.

İbrahim Kadıoğlu
Samsun İl Müftü Yardımcısı